Kurtulmuş: İkilik var tezi doğru değil

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 29 Şubat 2016 19:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Kurtulmuş: İkilik var tezi doğru değil

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Türkiye'deki din hizmetleri, din hizmetlerinin değişen kültürel sosyolojik şartlara göre yeniden gözden geçirilmesi, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki gelişmeler çerçevesinde din hizmetlerinin daha etkin hale getirilmesi için yapılacaklar konusunda Bakanlar Kurulu üyesi arkadaşlarımızın soruları ve katkılarıyla önemli bir görüşmeyi yapmış olduk" dedi.

Kurtulmuş, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında Çankaya Köşkü'nde düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, toplantıda, iki temel konuyu ele aldıklarını, bunlardan birinin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez tarafından Türkiye'deki diyanet hizmetleriyle ilgili yaptığı sunum olduğunu söyledi.

Uzun yıllar sonra ilk kez Diyanet İşleri Başkanının Bakanlar Kuruluna brifing sunduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Kapsamlı brifingi almış olduk. Burada, Türkiye'deki din hizmetleri, din hizmetlerinin değişen kültürel sosyolojik şartlara göre yeniden gözden geçirilmesi, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki gelişmeler çerçevesinde din hizmetlerinin daha etkin hale getirilmesi için yapılacaklar konusunda Bakanlar Kurulu üyesi arkadaşlarımızın soruları ve katkılarıyla önemli bir görüşmeyi yapmış olduk" diye konuştu.

Toplantıda, Diyanet İşleri Başkanlığının mevcut potansiyeli, fiziki potansiyeli ve bu anlamda insan kaynakları bakımından değerlendirilmesini gerçekleştirdiklerini ifade eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Yeni ihtiyaçlar çerçevesinde, günün şartlarına uygun şekilde Diyanet İşleri Başkanlığının potansiyelinin artırılması için neler yapılabilir, bu konudaki teklifler, bu konudaki görüşler ve perspektifler bu toplantıda paylaşılmış oldu. Ayrıca Diyanet İşler Başkanlığımızın Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da devam eden terörle mücadele sonrasında uygulamaya koyduğumuz 'Birlik Huzur ve Demokrasi Eylem Planı' çerçevesinde atacağı adımların koordinasyonu, bu adımlarda Diyanet İşleri Başkanlığı mensuplarının ve diyanet işleri camiasının katkılarının neler olabileceği konusunda da görüş alış verişinde bulunduk."

-"Birlik Huzur ve Demokrasi Eylem Planı..."

Toplantıda ele alınan ikinci konunun, "Birlik Huzur ve Demokrasi Eylem Planı" olduğunu anlatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Uzunca süredir çalışmalarını sürdürdüğümüz, çeşitli defalar bakanlar arasında koordinasyon toplantıları ve arkasından bakanlıklarda görevlendirilmiş olan ilgili kişilerle yapılan toplantılar sonucunda, son halini verdiğimiz, son derece dinamik olan Birlik Huzur ve Demokrasi Eylem Planımızın 82 maddelik son şekli, Bakanlar Kurulunda konuşulmuştur. Bu süre içerisinde bu teklif edilen bakanlıklar arasındaki müzakereyle oluşturulan bu eylem planının ilgili eylemlerinin bir kısmının sahada yapılmaya başlandığını, uygulamaya başlandığını da görmekten de büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu eylem planı, sadece güvenlik maksadıyla eylem planı değil sadece terör ve terörle mücadele kapsamında yapılacak güvenlik çalışmalarıyla ilgili değil bunun da ötesinde, bunu da kapsayacak şekilde sosyal kültürel, toplumun bütün alanlarını kapsayan, Sayın Başbakanımızın Mardin'de açıklamış olduğu 10 maddelik ana başlıkların tamamıyla ilgili kültürel alanda, ekonomik alanda, sosyal alanda toplumun yeniden rehabilitasyonu alanında, şehirlerin yeniden imar ve inşası alanında atılacak adımların koordinasyonuyla ilgili bir eylem planıdır."

Birlik Huzur ve Demokrasi Eylem Planı'nın, kendisinin koordinasyonunda, ilgili Bakanların bu kurula verecekleri kişilerle birlikte oluşacak bir çalışma grubundan müteşekkil olacağını belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Önümüzdeki günlerde bu çalışmalar, Başbakanlık genelgesiyle ilgili bakanlıklara ve kamu kuruluşlarına gönderilerek bu çalışmaların daha etkin bir şekilde yapılması temin edilecektir. Ümit ediyoruz ki il il terörden kurtarılmış olan ilçeler ve yerleşim birimleri ele alınarak bu illerdeki ilçelerdeki sorunların ortadan kaldırılması için kısa dönemde, orta dönemde ve uzun vadede yapılacak faaliyetler dikkatle ve büyük bir koordinasyon içinde ele alınacak, çok süratli bir şekilde ortaya çıkan terörün yakıp yıktığı bu görüntülerden de ve daha da önemlisi insanların içine girmiş oldukları bu haleti ruhiyeden de çok hızlı şekilde ilçelerimiz ve yerleşim yerlerimiz kurtarılacaktır."

-"Silopi'de eğitim tamamıyla gerçekleşebilir durumdadır"

Silopi'de terörle mücadelenin ardından eğitim ve sağlık hizmetlerinin tamamen verilebilir hale geldiğini anlatan Kurtulmuş, "Silopi'de terörün sona erdirilmesinden sonra, şu an itibarıyla eğitim tamamıyla gerçekleşebilir durumdadır. Sadece bu süreçte fiziki olarak zarar görmüş olan birkaç okuldaki öğrenciler başka yerlere alınarak Silopi'deki okulların tamamında eğitim başarılı bir şekilde verilmeye başlanmıştır. Aynı şekilde sağlık hizmetleri ve diğer hizmetler' dedi.

"İlçeler terörden temizlendikçe burada ilgili kamu kurum kuruluşları bir araya gelerek çalışmalarını yapıyorlar, devam ediyorlar ve şu anda çok etkin bir çalışma Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgemizde yerine getirilmeye çalışılıyor" diyen Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Ayrıca her hafta sonu ilgili bakan arkadaşlarımız kendi bakanlıklarıyla ilgili çalışmaları denetliyor, yerinde inceliyorlar. Ümit ediyorum bu eylem planı çok kısa süre içinde haya geçirilecek, uygulamaların sonuçları alınacak ve terörün ortaya çıkarmış olduğu bu ağır faturanın bir an evvel ortadan kaldırılması için toplumla bütünleşmiş şekilde süreç devam ettirilecektir ve sonuçlandırılacaktır."

"Bu mücadelede emeği geçen, bu mücadelede gerçekten bütün güçleriyle sahada var olan herkese milletimiz adına teşekkür ediyorum" ifadesini kullanan Kurtulmuş, "Yine her gün haberlerini alarak acıyla irkildiğimiz şehitlerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Bütün şehitlerimize Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum, gazilerimize de şifa diliyorum. İnşallah en kısa zaman bu süreç sonlandırılmış olur" şeklinde konuştu.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Türkiye'nin birinci önceliği, birinci ihtiyacı, toplumsal ihtiyacı, mutabakatlarından birisi de yeni bir anayasa yapılmasıdır. Şimdiye kadar bütün anayasalarımız askerlerin zoruyla, paletlerin şakırtıları arasında yapılmıştır. Artık yeter. Türkiye sivil, demokratik, parlamento iradesiyle bir anayasayı inşallah önümüzdeki dönemde yapar ümidi içerisindeyiz" dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkünde Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamada bulundu.

Anayasa Mahkemesinin gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili kararı sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasına atıfta bulunan, "Bu açıklamanın ardından Anayasa Mahkemesinin yapısıyla ilgili veya bireysel başvuru hakkıyla ilgili bir düzenleme gündeme gelebilecek midir? Hükümet olarak sizlerin de uzun tutuklulukla ilgili açıklamalarınız olmuştu" şeklindeki soru üzerine Kurtulmuş, Türkiye'de Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını, Erdoğan'ın başbakan olduğu AK Parti'nin getirdiğini söyledi.

Bu hakkın Türkiye'nin demokrasisi bakımından önemli bir adım olduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bu adımın atılmasında, bu demokratik merhalenin de aşılmasına vesile olan en başta dönemin başbakanı Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır. Öncelikle bunu tespit etmek gerekir. Ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanımız, Anayasa Mahkemesinin kararıyla ilgili kendi kişisel konumunu ortaya koymuştur. Herkes Türkiye'de herhangi bir mahkeme kararına karşı görüşünü ifade edebilir, bundan daha doğal bir şey olamaz. Kaldı ki Sayın Cumhurbaşkanımız, bu görüşlerini Anayasa Mahkemesi karar almadan önce değil, kararını aldıktan sonra ifade etmiştir. Bunu tabii seyri içerisinde herhangi bir mahkemenin almış olduğu karara karşı, kendi görüşünü, kendi konumu tespit etmesi olarak görmek yerindedir. Yoksa Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurulara karşı bir müracaat mercii olmasını ortadan kaldıracak bir görüş değildir. Zaten bu adımı atan Sayın Cumhurbaşkanımızın kendisidir."

- "Bir ayrılık varmış, bir ikilik varmış' tezini ortaya atmanın doğru olmadığı kanaatindeyim"

"Başbakan Ahmet Davutoğlu, 'Hukuki süreç tamamlanana kadar herhangi bir adım atılmayacak' ifadesini kullanmıştı. Yine Sayın Cumhurbaşkanı, Cerattepe ile ilgili olarak yaşananlar için Gezi olaylarını hatırlattı ve 'yavru Geziciler' ifadesini kullandı. Hükümet ile külliye arasında Cerattepe noktasında bir görüş ayrılığı mı vardır?" sorusuna karşılık Kurtulmuş, son zamanlarda bu anlamda 'Hükümetle, Beştepe arasında görüş ayrılıkları varmış' manasına gelecek birtakım algı operasyonları yapıldığını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zaman zaman görüşlerini kamuoyuyla paylaştığını dile getiren Kurtulmuş, "Burada, herkesin bu görüş ayrılıkları üzerinden 'Acaba hükümet ile Beştepe ne kadar ayrılıyor' halet-i ruhiyesi içine girmemesini tavsiye ederiz" dedi.

Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu çerçevede herhangi bir olay karşısında Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşleri, hükümetin uygulamaları, görüşleri, bunlar ortadadır. Buradan 'bir ayrılık varmış, bir ikilik varmış' tezini ortaya atmanın doğru olmadığı kanaatindeyim. Cerattepe'de devam eden hukuki bir süreç var. Bu sürecin sonucunda neler olacak, onu hep beraber göreceğiz ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın dile getirmiş olduğu, çok yakın tarihimizde Gezi Parkı olayları üzerinden yaşadığımız bir gelişme var. Yine Gezi Parkı meselesi dolayısıyla başlangıçta gerçekten bazı kişilerin samimi çevre duyarlılığıyla ortaya koyduğu eylemlerin, nasıl çok kısa bir süre içerisinde rotasından, istikametinden saptırıldığı, nasıl Türkiye'nin dirlik-birlik meselesi haline geldiği, nasıl Türkiye'nin uluslarası alanda Gezi olayları üzerinden köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığı, nasıl Türkiye'nin sokaklarının yakılıp yıkıldığını hep beraber gördük. Zannediyorum, Sayın Cumhurbaşkanımız bu anlamda kendi üslubu içerisinde, bu anlamda Gezi olaylarına gönderme yaparak Cerattepe'yi öyle değerlendirmiştir, kendisinin kişisel değerlendirmesidir."

Brüksel'de Türkiye-AB Zirvesi düzenleneceğinin hatırlatılmasının ardından, AB'nin Türkiye'ye göndereceği 3 milyar avroluk yardım için proje hazırlanıp hazırlanmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, geçen hafta gerçekleştirilmesi gereken AB-Türkiye arasındaki zirvenin, Ankara'daki terör saldırısı nedeniyle yapılamadığını, Başbakan Davutoğlu'nun bu programını iptal ettiğini anımsattı.

Türkiye-AB Zirvesi'nde öncelikli olarak göç sorunuyla ilgili Türkiye ve AB'nin son pozisyonlarının gözden geçirileceğini aktaran Kurturlmuş, şunları dile getirdi:

"Bu görüşme kapsamında Türkiye ile AB ilişkilerinin diğer konuları da ele alınacaktır ama ana konu göç meselesidir. Türkiye'ye kullandırılacak 3 milyarlık kaynak ise tabii ki bu görüşmeler kapsamında gündeme gelecektir ancak şunu söyleyeyim, Türkiye zaten mültecilere yardım konusunda sürekli projeler yapan bir ülke. AFAD kampları üzerinden yaptıklarımız projenin en alasıdır, en önemlisidir. Farklı farklı projeler, çeşitli kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bir projesi yokmuş da Türkiye eğer proje yaparsa, AB buna katkıda bulunacakmış gibi bir algıyı da doğru bulmayız. Türkiye, zaten en önemli projeleri yapıyor, en büyük projeleri yapıyor. Şimdiye kadar da kimseden bir kuruş yardım almadan bu projelerini yapmış oldu.

Bu, AB'nin, 'Biz de bu işin içerisine girelim, biz de bu büyük yükün altına elimizi koyalım' diye ortaya koymuş olduğu bir anlayıştır. Bu 3 milyar proje desteklerinin olması, Türkiye'nin mülteciler sorunu, göçmen sorunuyla ilgili mücadelesine katkı sağlar."

- "Türkiye'de bir anayasa yapma zorunluluğu vardır"

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın yeni anayasa yapımıyla ilgili açıklamalarının hatırlatılması üzerine, kişilerin konuşmalarını bağlamından alıp başka bir alana çekmenin doğru olmadığını söyledi.

Bu yönteme siyasette çok sık başvurulduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Şimdi Türkiye'de bir anayasa yapma zorunluluğu vardır. Sivil, demokratik ve katılımcı yeni bir anayasaya ihtiyaç vardır. 1980 darbesinden sonra 82 Anayasası'nın kabul edildiği günün ertesinde hemen bu tartışmalar başlamıştır. Sanki Türkiye, yeni bir anayasa tartışmasını yeni yapıyor, bununla ilk sefer karşılaşıyormuş gibi bir anlayışın içinde olmamak lazım. Eğer bu Meclis, yeni bir anayasa yapmazsa hangi yasayı çıkarırsa çıkarsın, hangi yasama faaliyetinin içinde olursa olsun, aslında siyaseten hiçbir şey yapmamış olacaktır. Dolayısıyla, Türkiye'nin birinci önceliği, birinci ihtiyacı ve toplumsal mutabakatlarından birisi de yeni bir anayasa yapılmasıdır. Şimdiye kadar bütün anayasalarımız askerlerin zoruyla, paletlerin şakırtıları arasında yapılmıştır. Artık yeter. Türkiye, sivil demokratik parlamento iradesiyle bir anayasayı inşallah önümüzdeki dönemde yapar ümidi içindeyiz."

Kurtulmuş, anayasanın nasıl yapılacağının bugünkü koşullar içinde, anayasa yapma teknikleri bakımından belli olduğunu dile getirdi.

- "Sadece AK Parti değil, CHP, MHP, HDP de hepsi, yeni anayasa yapılması için topluma, seçmenlerine söz verdiler"

Bunun parlamentoda gerekli çoğunluğu elde ederek anayasanın gerçekleştirilmesi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:

"Bunun için son derece iyi niyetli bir şekilde olduğu gibi, geçen parlamento döneminden sonra ikinci sefer bütün partilerin eşit katılımıyla oluşturulmuş olan bir anayasa komisyonunun kurulmasına TBMM Başkanı İsmail Kahraman öncülük etmiştir. Dolayısıyla ortada kurulmuş, bugün itibarıyla Sayın Kahraman'ın yeniden iradesiyle liderleri masanın etrafına çağırdığı bir anayasa yapım süreci zaten başlamıştır. Çok açık söyleyeyim. Bu anayasa yapım sürecinden şu ya da bu gerekçeyle kim kaçarsa millet kaçanı 'anayasa kaçkını' olarak tanımlar. Dolayısıyla bütün partilerin yeni anayasa yapım sürecine samimiyetle katılmasını istirham ediyoruz, temenni ediyoruz. Bu süreçte anayasanın nasıl yapılacağı belli. Gerekli sayı bulunursa parlamentoda, bulunmazsa 330 bulunduğu takdirde referanduma gider ve bu çerçevede anayasa halk oylamasıyla, halkın oyuyla geçmiş ya da geçmemiş olur. Sayın Kalın, bu yolu, bilinen bir yolu söylüyor. Türkiye'de parlamento bu işten sorumlu olan kurumdur."

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, yasama kurumunun milletten aldığı yetkiyle anayasa yapma yetkisine sahip olduğunu vurgulayarak, ümitleri ve temennilerinin bu süreçte herkesin samimiyetle eteğindeki taşları dökmesi olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, şunları belirtti:

"Herkes ne tür bir anayasa istiyorsa... Sadece AK Parti değil, CHP, MHP, HDP de hepsi, yeni anayasa yapılması için topluma, seçmenlerine söz verdiler. Kim ne tür anayasa istiyorsa buyursun, demokratik masa ortadadır. Bu masada herkes görüşlerini dile getirsin, yeni bir anayasa yapılsın, biz tekliflerimizi ortaya koyalım, diğer partiler tekliflerini ortaya koysun. Birbirimizi ikna edersek edelim, edemezsek sonuç itibarıyla eğer 330'u bulursak millete gidelim. İşin sahibi olan millet, ne istiyorsa onu yapsın. Sayın Kalın'ın da söylediği bundan ibarettir. Bu sözün belli yerlerini alıp başka şekilde değerlendirmeye alınmasının doğru olmadığı kanaatindeyim. Parlamento bu süreci devam ettirmek durumundadır. Parlamentodaki partilere bir kez daha çağrıda bulunuyorum. Masadan şu ya da bu şekilde kalkmak kolaydır ama o zaman kalkıp millete, nasıl yeni bir anayasayı nasıl yapamadık, bunu nasıl izah edeceksiniz? Herkes burada samimiyetle yeni anayasa yapım sürecine katkıda bulunsun."

Kurtulmuş, AK Parti olarak yeni anayasa yapımına sonuna kadar katkıda bulunacaklarını, görüşlerinin belli ve tartışmaya açık olduğunu, uzlaşmayla bir noktaya gidilmediği takdirde kendi görüşlerini Meclis'e sunma konusunda adım atacaklarını sözlerine ekledi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber