'Anadolu'yu gezerek darbenin faziletlerini anlattı'

Darbe sonrasında yine Sızıntı dergisinin Ekim 1980 tarihli sayısında kaleme aldıgı "Son Karakol" baslıklı yazısında Gülen'in, "Umidimizin tukendigi yerde hızır gibi imdadımıza yetisen Mehmetcige bir kere daha selam duruyoruz." ifadesini kullandığına değinilen iddianamede, o gunden sonra cuntacı Kenan Evren'in elinde Kuran'la kent kent gezip ayetler okurken, Fetullah Gulen'in de Anadolu'yu adım adım gezerek, darbenin, NATO'nun, ABD'nin, 'ululemre itaat'in faziletlerini anlattığı belirtildi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 05 Aralık 2016 15:01, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Anadolu'yu gezerek darbenin faziletlerini anlattı'

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Sabiha Gökçen Havalimanının ele geçirilmesi teşebbüsüne ilişkin hazırlanan iddianamede, örgütün 12 Eylül askeri ve 28 Şubat 1997 postmodern darbelerinden zarar görmeyip, daha da güçlenerek devlet yapısını ele geçirdiği ve siyasete doğrudan müdahale edecek korkunç bir dev haline geldiği belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan ve gönderildiği İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 189 sayfalık iddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) dilinde, askeri harp okulları, GATA, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), polis kolejleri, Adalet Akademisi, yargı kurumları, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), TİB, ÖSYM, TÜBİTAK gibi kuruluşlara "özel kurumlar" denildiği belirtilerek, silah bulunduran TSK, emniyet ve MİT'in "özel mahrem yerler" olarak adlandırıldığı kaydedildi.

- Takiyeye 'tedbir' denildi

İddianamede, "Fetullah Gülen, soruşturma ve tatbikata uğramamak ve zarar görmemek için kendince bir görüş geliştirerek, yalan söylemeyi, inandığı ve olduğundan farklı görünmeyi, yaptığı bir işi başkasına yüklemeyi, dini emir ve yasaklarla kendini bağlı saymamayı, hukuku dolanmayı, ahlaki kural kabul etmemeyi çevresine öğreterek adına tedbir (takiye) demiştir" ifadesi kullanılarak, örgütün işlediği her günah veya kusurun, ayıbın, suçun kılıfına "tedbir" denildiği dile getirildi.

Örgüt bünyesinde namaz kılmamak, oruç tutmamak, top sakal bırakmak, küpe takmak, tesettür giyinmemek, dini bir gruptan olduğu imajını verecek her türlü hareket ve davranıştan uzak durmak, kendini milliyetçi, sosyal demokrat gibi göstermek, eğer sıkışılmışsa diğer dindar kişileri 'Fetullahçı' diyerek ihbar edip ceza almalarını sağlamak, hem Fetullahçı olduğunu gizlemek hem de itimat sağlamanın hep "tedbir" adıyla meşrulaştırıldığı aktarılan iddianamede, şu ifadeler yer aldı:

"Örgütün ortaya çıktığı 1970'li yıllardan günümüze, ülkemizin siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlarından kaynaklı olarak zaman zaman kaos ortamları içerisinde olması, örgüt açısından bulunmaz nimet olmuş, düşük veya orta gelirli bir aileye mensup birisinin, ailesinin kendisine sunamayacağı, yapamayacağı veya yerine getirmekte zorlanacağı her türlü imkanların hedef için seferber edilmesi, 'ikram' yönetimini muazzam ölçüde etkili hale getirmiştir. Işık evlerinde çeşitli programlar yoluyla 'hizmet'le bağlantısı kurulan gençlerin örgüt elemanı olması amacıyla planlı, programlı ideolojik eğitimin 5-10 yıl gibi uzunca bir süre devam etmesi için harcanan yoğun çaba sonucunda militan kimlik inşası gerçekleştirilmek istenmektedir. Bu evlerde kalan çocuk ve gençler, sistemli olarak kendi sosyal çevrelerinden çıkarılarak, telkin yoluyla örgüt gönüllüsü haline getirilir ve yine telkinle birlikte örgüt içinde tutulurlar. Sonuc olarak duygusal baglılıkla birlikte hedef sahısların bireysel donusumleri baslamakta, bireysellik ortadan kaldırılarak Fetullah Gulen'in 'hizmet erleri, muhabbet fedaileri, ısık suvarileri' gibi militarist cagrısımlara sahip tek tip kisilikten olusan makbul insan tarzı sekillendirilmektedir."

- "Gülen'in tek tip kişiliğe sahip kutsal ordusunun neferleri"

Fetullah Gulen'in fikirleri dogrultusunda yetistirilen bu insan tipinin en belirgin ozelliğinin, canıyla, malıyla kendisini "hizmet"e adamak, orgutun hedeflerinin gerceklesmesi ugruna kendini feda etmek, ustlerden gelen emirleri asla sorgulamamak, verilen gorevi harfiyen yerine getirmeye calısmak, "hizmet" dısında bir dunyanın cehennem olduguna inanmak, diger orgut mensuplarının da asla hata yapmayacagını dusunmek, neyle itham edilirse edilsin dava arkadaslarının aleyhindeki beyanlara asla inanmamak, ne olursa olsun arkadaslarını savunmak ve orgutle birlikte hareket etmek olduğu belirtilen iddianamede, "Bu ozelliklere ve tek tip kisilige sahip olan FETO mensupları, Fetullah Gulen'in kutsal misyonunu gerceklestirecek secilmis kutsal ordusunun neferleridir." denildi.

Bu neferlerin hem devlete sızıp tabandan baslayarak tepeyi kusatmayı hem de ozel sektore yayılarak kamu ve toplumsal gucu FETO adına yonetme ve orgut liderinin hayallerini gerceklestirmeyi hedefledikleri belirtilen iddianamede, "Devlete yerlestirilen bu kadroların yonetim ve yonlendirme agına hukmederek onceligi sisteme sahip olmaya vermeleri gerektigini dusunen Fetullah Gulen, bu yuzden orgut elemanlarının zarar gormeden terfi etmelerini, yukselmelerini istemektedir." değerlendirmesi yapıldı.

Bir silahlı terör örgütü oldugu ortaya cıkan FETO/PDY'nin bugune degin cebir ve siddeti sıkca kullandığına işaret edilen iddianamede, "Orgut cebir ve siddeti 15 Temmuz 2016 tarihine kadar genellikle yargı, emniyet, ordu, basın-yayın, sivil orgutler gibi devlet kurumlarının icine yerlestirdigi veya sivil kanatta calısan imam ve uyeleri aracılıgı ile dolaylı sekilde kullanmıstır." ifadesi yer buldu.

- "Birçok kişinin intiharına neden oldular"

Örgütün devlet kadrolarında etkin hale geldigi donemdeki uygulamalarıyla, kisilere karsı kamu gucunu hukuk dısında orgutsel amaclar icin cebren uyguladığı, devlet kurumlarını birbirine dusman hale getirdiği ve "orgut uyesi olan-olmayan" ayrımına gittiği dile getirilen iddianamede, "Bu cebir ve siddet sonucu bircok kisinin olumune, sakat kalmasına, hastalanmasına ve intiharına neden olmustur. Bircok kisi orgut mensuplarının sızmıs oldugu emniyet ve yargı gucunun tehdidi ve baskısı altına alınmıs, kisi guvenligi ortadan kaldırılmıstır. Devlet ve millete hizmet veya kamu yararı icin kullanılması gereken kamu gucunun bir orgutun emrine tahsis edilmesi, devlet ve millete yonelik cebir ve siddettir." ifadesi kullanıldı.

FETO/PDY'nin de, diger teror orgutleri gibi bir inanca dayandığı aktarılan iddianamede, uyelerinin, ugrunda zorluklara katlanabildigi, fedakarlıkta bulundugu, amacına yonelik bir seyler yapabildigi bir inanc, bir ideoloji sistemi olduğu vurgulanarak, şöyle denildi:

"Orgut kadrolarının sızdıgı devletin guvenlik kurumlarının silahlı olması ve bu silahları kullanma yetkisinin bulunması, orgutun silahlı ve askeri egilimini gostermesi acısından cok onemlidir. Dini unsurları temel alarak hareket ettigini öne süren FETO'nun, dini degerler degismezken, zamana ve sartlara gore kendisini degistirmesi, ulkesi ve devleti ile barısık olması beklenirken devleti kendisine hasım ve karsı cephe olarak gormesi, tum yapısıyla acık ve seffaf olması gerekirken bir istihbarat orgutu gibi, kod isimler, ozel haberlesme kanalları, kaynagı bilinmeyen paralar kullanması, yonetim kadrosunun faaliyetlerini yurt dısından idare etmesi ve Turkiye'ye gelmekten imtina etmesi, hasımları saf dısı etmek icin her turlu baskı, santaj ve yasa dısı faaliyeti kullanması, cesitli yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen gorusmelerde bulunması, diger teror orgutleriyle temas kurması ve onlara istihbarat, lojistik, eylem tarzı turu destek saglaması soz konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan organize bir teror orgutu oldugunu ortaya koyan unsurlardır.

- "Nihai hedefe yönelik eylemlerin sonuncusu: 15 Temmuz"

İddianamede, "FETO/PDY, benimsemis oldugu yontem geregi insanların hayır yapma, yadım etme gibi dini duygularını kullanan, esasen tamamen siyasi kaygılarla ve hatta baska ulkelerin menfaatleri dogrultusunda, sozde 'hizmet hareketi' maskesi altında faaliyet gosteren bir suc orgutudur. Orgute yonelik tum calısmalar birlikte degerlendirildiginde, kendisini farklı sekilde adlandıran bu yapının, aslında bir teror yapılanması oldugu acıkca anlasılmıs ve FETO/PDY ismiyle anılmaya baslanmıstır." değerlendirmesi yapıldı.

Eski ve yeni yapılan sorusturmalar, kabul edilen iddianameler ve acık kaynak tespitlerinin, FETO/PDY'nin Turkiye Cumhuriyeti Devleti icerisinde, devlete paralel bir yapı olusturmayı amacladıgını, bunu da kısmen basardıgını gosterdiği kaydedilen iddianamede, şu ifadeler kullanıldı:

"FETO/PDY'nin son donemlerdeki faaliyetleri incelendiginde, orgutun Turkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tum Anayasal kurumlarını ele gecirmek olan nihai hedefine ulasabilecek gucu elde ettigine inandıgı, bu oz guvenle nihai hedefe ulasmaya yonelik eylemlerini arttırdıgı, nihai hedefe ulasmak icin baslatılan son surecin, Ergenekon, Balyoz, Poyrazkoy, Izmir Askeri Casusluk, Tahşiye, Selam Tevhid, MIT, MIT tırları ve 17-25 Aralık gibi sahte, hukuka aykırı delillere dayanan kurgu sorusturmalarla baslatıldıgı, devletin kurumlarına sızan ve hicbir hukuki, insani ve ahlaki kaygısı bulunmayan militanlar aracılıgıyla gerceklestirilen bu eylemlere 7 Şubat 2012 tarihinde MİT Mustesarı Hakan Fidan'ın ifadeye cagrılması ile hız verildigi, örgutun onemli finans yapı taslarından birisi olan dershanelerin kapatılması kararının alınması, orgute yonelik sorusturmaların baslatılması, orgutun ozellikle TSK icerisindeki yapılanmasının gun yuzune cıkması uzerine orgut lideri ve mensuplarının panige kapıldıgı, birkac basarısız denemeden sonra tasfiye edilecegi kaygısına kapılan suc orgutunun son bir atakta bulunarak 15 Temmuz 2016 tarihli darbe kalkısmasını hayata gecirdigi gorulmektedir."

- "Çok sayıda soruşturma açılması gerekçesi: Örgütle etkin mücadele"

İddianamede, FETO/PDY'nin faaliyetleriyle ilgili olarak yurdun dort bir yanında cok sayıda sorusturma baslatıldığı hatırlatılarak, "Bilinmelidir ki, FETO/PDY silahlı teror orgutu ile gercek anlamda mucadele edilebilmesi, devletin tum kurumlarına sızan orgut uyelerinin desifre edilerek tum burokratik kadrolardan tasfiye edilebilmesi ancak etkin sorusturmalarla mumkun olabilecektir. Aksi halde orgutle ilgili sorusturmalar kaduk kalacak, yapılacak butun sorusturmalara ve yargılamalara ragmen, devletin tum kurumlarına sızan orgut uyelerinin tamamen tasfiyesi mumkun olamayacaktır." ifadesi kullanıldı.

FETÖ'yu kuran Fetullah Gülen'in kimliği ve öz geçmişinin anlatıldığı iddianamede, Gulen'in istihbarat orgutleriyle irtibatlı olduğu ve bilgiler aldığı belirtilerek, 12 Eylul 1980 askeri darbesine kadar istihbarat kurumlarınca takibi yapılan Gulen ve orgutunün, darbe sonrasında hicbir adli sorusturma ve takibata ugramadığı ve orgut hakkında o gune kadar tutulan her turlu arsivleme calısmasının durdurulduğu dile getirildi.

Gulen hakkında yakalama kararı cıkarılmasına ragmen altı yıl boyunca bu emrin infaz edilmediği ve suphelinin askeri mekanlar dahil olmak uzere her yerde serbestce dolastığına da değinilen iddianamede, altı yıl sonra yakalanan Gülen'in aynı gun bazı burokratların devreye girmesi uzerine serbest bırakıldığı bilgisi verildi.

"Siyasi yonden cemaatin oy potansiyeli fazla olduguna inanıldıgı icin siyasiler kendisini (Fetullah Gülen) muhatap almıs ve bunu fırsat bilerek siyaset alanına zaman zaman yon verip etkili olmustur." denilen iddianamede, Gülen'in siyasetle ilişkisi hakkında örneklere de yer verildi.

"Dönemin Refahyol hukumetinde Basbakan Necmettin Erbakan ve kabinesine 'Beceremediniz, artık bırakıp gidin' cagrısı yaparak haddini asan Gülen'in siyasete sozde ılımlı sekilde mudahil olduğu" aktarılan iddianamede, Gulen'in 28 Subat doneminde panige kapıldığı, uzun sure kaldığı ABD'de hukumet ve CIA yetkilileri ile gorustüğü, 21 Mart 1999'da saglık problemlerini bahane ederek gittiği ABD'den bir daha geri donmediği, halen de 1857 Mount Eaton Rd. Pensilvania Saylandrsburg adresinde yaşadığı ve orgutunu bu ülkeden komuta etmeyi sürdürdüğü aktarıldı.

- Darbe zamanında Gülen

Fetullah Gülen'in 12 Eylul askeri darbesi oncesi hazırlanan "gozaltına alınacak sahıslar listesi"nde bulunduğu ve darbe sonrasında hakkında arama kaydı cıkarıldığı bilgisi verilen iddianamede, şüphelinin cesitli saglık raporları sunmak suretiyle vaizlik gorevine devam etmediği, 20 Mart 1981'de bu gorevinden istifa ettiği, hakkında sıkıyonetim komutanlıgının koymus oldugu arama kaydına ragmen altı 6 yıl boyunca yakalanmadığı ve 12 Ocak 1986'da Burdur'da yakalanması sonrasında ise bazı yetkililerin araya girmesiyle 13 Ocak 1986'da serbest bırakıldığı da hatırlatıldı.

"Bir din adamının tersine, icinde bulundugu guc dengesine ve sartlara gore tutum ve davranıslarını degistiren Fetullah Gulen, hakkında arama kaydı konulmasına ragmen, 12 Eylul askeri darbesinin hemen oncesinde, yapılan askeri darbelere destegini vurgulamıstır." denilen iddianamede, kendisine baglı Sızıntı dergisinin Haziran 1979 tarihli sayısındaki "Asker" başlıklı başyazısından bölümler sunuldu.

- "Anadolu'yu adım adım gezerek darbenin faziletlerini anlattı"

Darbe sonrasında yine Sızıntı dergisinin Ekim 1980 tarihli sayısında kaleme aldıgı "Son Karakol" baslıklı yazısında Gülen'in, "Umidimizin tukendigi yerde hızır gibi imdadımıza yetisen Mehmetcige bir kere daha selam duruyoruz." ifadesini kullandığına değinilen iddianamede, o gunden sonra cuntacı Kenan Evren'in elinde Kuran'la kent kent gezip ayetler okurken, Fetullah Gulen'in de Anadolu'yu adım adım gezerek, darbenin, NATO'nun, ABD'nin, 'ululemre itaat'in faziletlerini anlattığı belirtildi.

İddianamede, Gülen'in darbe dönemindeki faaliyetleriyle ilgili şu bilgilere yer verildi:

"Fetullah Gulen, 80'li yıllardaki 'fiili' mesai arkadası Kenan Evren'i yıllar sonra 'cennetlik' ilan etmis, 31 Ocak 2005'te Milliyet'e verdigi demecte, 'Evren Pasa, secmeli din derslerini mecburi yapmakla yararlı bir is yapmıstır. Genclerin cogu onun bu icraatı vesilesiyle din egitiminden nasiplerini almıslardır. Bu is kanaatimce oyle buyuktur ki dogrusunu Allah bilir, hicbir sevabı olmasa bile bu icraatı ona yetebilir, ahirette kurtulusuna vesile olabilir, cennete de gidebilir.' demistir.

Gulen, o donemde de mevcut siyasi iktidarla iyi iliskiler gelistirerek rakibi olarak gordugu dini cemaatleri bastırıp onlardan dogan boslugu doldurmus, gelisip buyumek, 'altın nesil' olarak vurguladıgı mensuplarının devleti ele gecirip paralel bir devlet mekanizması olusturmaları icin uygun bir ortam yaratmıstır. Menfaatine uymadıgı, kendisine rakip olarak gordugu zamanlarda ise basta kendisine baglı medya organları ve devlet icerisine yerlestirdigi mensupları olmak uzere tum kurum ve kuruluslarıyla, iktidarla TSK'yı, TSK ile halkı ya da halk ile iktidarı karsı karsıya getirmeye matuf her turlu faaliyeti desteklemis ya da bizzat organize etmistir."

- "Şiddeti maskelemek icin din olgusunu kullandılar"

İddianamede, Fetullah Gulen'in zaman zaman "Yolları gozlenen bir nesil, Isık Suvarileri, Kur'an Nesli, Hak Asıgı, Fecir (Tan) Suvarileri" dedigi "Altın Nesil"in, onun "ısık evleri" olarak adlandırdıgı evlerde yetistirildiği ve bugunku halleriyle birer orgut mensubu haline getirildiği kaydedilerek, "FETO/PDY mensupları 1980'li yıllardan sonra tum kamu kuruluslarına yerlesmekle kalmamıslar, kendi sermayelerini ve finansal guclerini olusturmuslar, kendi is adamlarını yaratmıslardır. Örgüt, uyguladıgı cebir ve siddeti maskelemek icin din olgusunu kullanmıs, dine hizmet ettigini one surerek toplumda mesruluk kazanmayı amaclamıstır." değerlendirmesinde bulunuldu.

Yogun bir propagandayla kitlelerin Fetullah Gulen'in mursit bir din adamı ve eğitimci olduğuna, zararsızlıgına, hayır isleri, insan yetistirme, dinler arası hosgoru, barıs ve diyalog oluşturma amaçladığına inandırıldığı anlatılan iddianamede, "Turkiye, yurt dısında binlerce okul acan, egitim veren bir dini grup sanarak bu orgute itimat etmistir. Bu nedenle orgut hızla her alanda kitlesel sekilde kadrolasıp yerleserek sistemin bir parcası olmayı asarak yoneticisi haline gelmistir. Hatta devlet sistemi kimi alanlarda bu orgut uyeleri olmadan islemez gibi gosterilmistir. Basbakana, bakanlara sozde suikastlar ve askeri darbeler onlenmis, teror orgutleri ve suc orgutleriyle mucadele edilmis, sistemin orgut uyeleri tarafından idame ettirildigi havası verilmistir." denildi.

Darbelerden etkilenmemek ve sempati kazanmak adına her askeri mudahale oncesi ve sonrası ordu lehine surekli acıklamalar yapan Gülen'in, ozellikle Genelkurmay baskanları ve TSK hakkında ovucu sozler sarf etmeye ozen gosterdiği, bu sayede suc orgutunün ulkede gerceklesen hicbir ihtilalden olumsuz etkilenmediği, tersine her askeri darbeden sonra daha da buyuyerek guclendiği vurgulanan iddianamede, kuresel guclerle iliskisi bariz olan Gülen'in, "İnanmıs bir insanın Batı karsısında, Batı'yla entegrasyon karsısında, Amerika ile entegrasyon karsısında olması dusunulemez." ifadesiyle bunu mesrulastırdığı aktarıldı.

Cemaatin, korkunc bir deve donusmesi ve terorizme yonelen ucuncu asamasının, 28 Subat 1997 postmodem darbe vakasından sonraki surec olduğu bilgisi verilen iddianamede, "Bu evrede Fetullah Gulen yurt dısına kacmıs, cemaatin soylemi degismis, evrensel, kuresel ifadeler kullanılmaya baslanmıstır. ABD'ye giden Gulen, Turkiye'deki milliyetci, devletci retorik yerine, dinler arası diyalog, vatan kavramı yerine birtakım dini sembollerle ifade edilen seyyar vatan ve insan haklan kavramı etrafında kuresellesme konseptine uygun yeni bir soylem gelistirmistir. ABD merkezli cesitli lobiler ve neoconların hassasiyetini dikkate alan bir 'Islam' arayısına girmistir. Turkiye'de ise cemaat, kamu kurumlarında kitlesel kadrolasmasını tamamlamıs, birer birer devlet kurulusları, idareleri ve stratejik kurumları ele gecirip haricen yonetmeye baslamıstır." ifadesi kullanıldı.

- Aristokratik zümre eliyle siyasal gücü yönetme hedefi

"FETO'ye uyelik icin dindar veya inanclı olmak sartı aramadıgı gibi Musluman olmak da gerekli degildir." denilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Bu orgute gore eger kisi himmetini veriyorsa isledigi sucun veya gunahın bir onemi yoktur. Mesru olmayan yollardan elde edilen kazanctan orgute istenen pay verilmisse, islenen gunahın sucun uzeri orgut tarafından organize olarak ortulmektedir. Sonuc itibarıyla Fetullah Gulen'in ogrenilmesini istemedigi ve acıkca dile getirmek yerine gercegin butununu parcalara ayırıp dolaylı olarak ifade ettigi hayalindeki ideal siyasi duzen; Turkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tum anayasal kurumlarının, yasama, yurutme, yargı erklerini ele gecirmek ve bu surec tamamlandıktan sonra devleti, toplumu ve fertleri FETÖ'nün ideolojisi dogrultusunda yeniden dizayn ederek oligarsik (aristokratik) özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasal gücü yönetmektir."

- Ceza istemi

İddianamede, 1 yüzbaşı, 3 üsteğmen, 5 astsubay, 20 uzman çavuş ve 34 er olmak üzere 63 asker hakkında, "Anayasal düzeni bozmaya teşebbüs etmek", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görevini yapmasını engellemeye ve ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" ve "Silahlı terör örgütüne üye olmak ya da üye olmaksızın yardım etmek" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber