Türkiye'nin eğitim sistemi çok katı esneklik lazım

Kaynak : Referans
Haber Giriş : 31 Ocak 2007 08:36, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye'nin ekonomik istikrarın korunması için yapısal reformlara devam etmesi gerektiğini söyleyen Dünya Bankası Başkanı Wolfowitz, enerjideki kayıpların büyük olduğunu ve reformun aciliyetini koruduğunu belirtti. Wolfowitz, "Türkiye bizim üçüncü en büyük kredi kullanan üyemiz. Azami ölçüde destek vermeye hazırız" dedi.

Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz, Türkiye'nin enerji ve sosyal güvenlik reformlarına öncelik vermesi gerektiğini söyledi. Seçim nedeniyle bu reformlarda gecikme olup olmadığı yönündeki sorumuza yanıt vermekten kaçınan Wolfowitz, AB ile ilişkilerin önemine değindi ve Babacan'ın, reformları Türkiye için yaptıklarını söylemesinden memnuniyet duyduğunu kaydetti.

Yıllarca ABD yönetiminde üst düzey görevlerde bulunan, bu arada Türkiye ile yoğun temasları olan Paul Wolfowitz, geçen hafta sonu yeni şapkasıyla yani Dünya Bankası (DB) Başkanı olarak Türkiye'ye ilk ziyaretini gerçekleştirdi. Wolfowitz, Başbakan Tayyip Erdoğan ve DB ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'la görüşmesinden sonra bankanın desteklediği projeler kapsamında fabrika, aile ziyaretleri yaptı.

Wolfowitz ile geçen pazar akşamı, ziyaret ettiği yerlerden biri olan Edirne Selimiye Camii çıkışında, makam otomobilinde kısa bir görüşme yapma imkânı bulduk. Görüşmemizde teknik konulardan çok, Türkiye'ye bakışı ve yeni dönem için yapılan hazırlıklar konusuna değindik. DB Başkanı Paul Wolfowitz'in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

Türkiye'ye, DB Başkanı sıfatıyla ilk ziyaretiniz. Bu makamdan bakınca farklı bir Türkiye gözüküyor mu?

Türkiye'ye tam 30 sene önce gelmiştim. O zaman daha tipik bir Ortadoğu ülkesi beklerken Avrupai bir ülkeyle karşılaşmıştım. Türkiye'nin gelişiminin hem ekonomik hem de sosyal anlamda sadece Türkiye'de yaşayan milyonlar için değil, aynı zamanda Müslüman dünyadaki bütün insanlar için önemli olduğunu düşünüyorum. Bu bölgelerdeki insanlar için iyi bir model olacağını düşünüyorum ki; zaten olmuş durumda. Bu pozisyonda Türkiye'ye gelişimde hoşuma giden şey de Türkiye ile alakalı önemli olan konulara odaklanmam ve bu süreçlere katılma fırsatı bulmam.

Başbakan Tayyip Erdoğan'la görüşmenizde sadece ekonomik konulara mı değindiğiniz?

Evet. Fakat biraz da Türkiye'nin potansiyel rolü üzerinde durduk. Türkiye'nin kalkınmakta olan yoksul ülkelere, Afrika'daki ülkelere nasıl yardım edebileceği ve oralardaki rolü üzerinde durduk.

Gelişinizde Türkiye'nin sağlanan ekonomik istikrarın korunması için yapısal reformlara devam etmesi gerektiğini söylediniz. DB'nin acil gördüğü reformlar hangileri?

Netleştirmek için söylüyorum; benim esas vurgulamak istediğim makro-ekonomik istikrardı. Şu ana kadar başarılanların ötesinde yapılması özellikle önemli olanın enerji sektörü reformu olduğunu görüyoruz. Çünkü bu sektörle ilgili kayıplar çok fazla ve bunların üstesinden gelinmesi için çaba gerekiyor. Sosyal güvenlik de aynı zamanda ülke ekonomisinin uzun vadede sürdürülebilir bir başarı yakalayabilmesi için üzerinde durulması gereken konulardan.

Bu iki reformda da seçim yılı olması nedeniyle aksamalar görülüyor. Başbakan'la bu konulara girdiniz mi, aksamaları konuştunuz mu?

Böyle bir detaya girmedik. Tabii bunlar önemli konular; siyasi olarak neyin mümkün kılınacağının kararını vermek zor.

Türkiye, DB'den finansman sağlayan ülkelerin başında geliyor. Yeni dönem kredileri belirlenirken kullandırılacak kredilerin şartlarında bir esneme yapabilecek misiniz?

Her 3 yılda bir, bizim ülke yardım stratejisi olarak adlandırdığımız bir belge hazırlanır ve bu yıl da bu belgenin yenisini hazırlıyoruz. Bizim açımızdan Türkiye son derece başarılı bir program, Türkiye açısından da öyle olduğunu düşünüyorum. Türkiye bizim üçüncü en büyük kredi kullanan üyemiz. Bu çerçevede Türkiye'nin çok kuvvetli bir pozisyonda olduğunu düşünüyoruz. Ve Türkiye'ye azami ölçüde destek vermeye hazırız.

Türkiye'nin AB ile ilişkileri ve gelmiş olduğu aşama konusunda görüşleriniz nelerdir?

Benim ziyaretim sırasında edindiğim izlenim şuydu: Türkiye zor olan AB üyeliği sürecinde çok doğru bir yaklaşım içinde. Her zaman söylüyorum; Türkiye'nin AB üyeliği hem AB açısından hem de Türkiye açısından fayda sağlayacak bir konu. Ve Türkiye'nin yapması gereken reformlar esansında AB için gerekli olduğu kadar, Türkiye için de gerekli reformlar. Sayın Babacan ile yaptığımız görüşmede Babacan bize, ?AB ne yaparsa yapsın biz reformlarımızı en iyi şekilde yapmaya devam edeceğiz" dedi.

Eğitim sisteminin esnemesi gerek

Banka olarak eğitim projelerine büyük destek veriyorsunuz. Eğitime verilen destek devam edecek mi, bu arada temaslarınızda yargı reformunu da konuştunuz mu?

Eğitim konusunu konuştuk fakat yargı konusuna girmedik. Eğitim konusuyla alakalı olarak da Türkiye'nin gençleriyle bir toplantı yaptık. Gençlerin görüşlerini dinledik ve eğitimin çok önemli bir konu olarak ortaya çıktığını gördük. Eski bir profesör ve dekan olarak söyleyebilirim ki Türkiye'nin eğitim sistemi katı bir eğitim sistemi. Günümüzün değişen şartlarını düşünürsek, bu şartlara süratle adapte olabilen ve esnek, yeniliğe açık bir eğitim sistemi olması çok önemli. Sayın Başbakan da bu konuda çok şey yapılması gerektiğini söyledi zaten.

erdal sağlam

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber