Bir ihanet hikayesi: 7 Şubat MİT Krizi

İstanbul'da özel yetkili savcı Sadrettin Sarıkaya, KCK soruşturması kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı 7 Şubat 2012 günü ifadeye çağırdı.

Haber Giriş : 07 Şubat 2017 19:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Bir ihanet hikayesi: 7 Şubat MİT Krizi

Ergün Munduz / Furkan Düzenli

İhanetin hikayesi böyle başladı. 7 Şubat 2012 günü özel yetkili savcı Sadrettin Sarıkaya, KCK soruşturması kapsamın MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski müsteşar Emre Taner, eski müsteşar yardımcısı Afet Güneş ve iki MİT görevlisini ifade vermeye çağırdı.

7 Şubat'ta kamuoyunun öğrendiği ve "MİT Krizi" olarak isimlendirilen ihanet süreci, aslında o tarihten önce başlamıştı. 30 yılı aşkın süredir terörü bitirmek ve akan kanı durdurmak için birçok adım atmış, MİT aracılığıyla İmralı ile görüşülmüş, ciddi bir aşamaya gelinmişti.

Yine aynı tarihlerde o dönem başbakanlık görevini yürüten Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce ilki gerçekleştirilen ameliyat için ikinci bir operasyon hazırlığındaydı. İhanet şebekesi 7 Şubat'ı bu yüzden seçti. Erdoğan hastanede iken durumu fırsata çevirmek isteyen şebeke, stratejik öneme sahip ilk hedef MİT Müsteşarı Hakan Fidan için yeni bir planı devreye soktu.

15 TEMMUZ'UN HABERCİSİ 7 ŞUBAT KRİZİ

MİT Krizi'nin üzerinden beş yıl geçti. Bugünden geçmişe doğru baktığımızda yapbozun eksik parçaları tamamlanıyor. Terör örgütü FETÖ uzun yıllardır hazırlandıkları savaşta meydana iniyordu.

Yıl 2012... Günlerden 7 Şubat... Saat 16:30...

Başbakan Erdoğan İstanbul'da makam arabasına binmiş, her şeyden habersiz bıçak altına yatacağı hastaneye gidiyor.

Aradan 25 dakika geçiyor. Saatler 16.55, yani resmi mesai saatinin bitimine 5 dakika var. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın telefonu çalıyor.

Arayan kişi, Savcı Sedrettin Sarıkaya'nın Oslo görüşmeleriyle ilgili ifadesine başvurulmak üzere kendisini savcılığa beklediğini söylüyor.

Bu arada Fidan'ın evinin civarına polisler gelmeye başlıyor, bir operasyon hazırlığı içindeler. Fidan ifade vermeye gitmezse zorla götürülecek ve MİT Müsteşarı terörist gibi gösterilerek kelepçelenecek.

ERDOĞAN'IN SÖZÜ PLANLARI BOZUYOR

Saatler 17:30 olduğunda Fidan Erdoğan'ın yakınındaki bir isme ulaşıyor, durumu bildiriyor. saat 17:00'de ameliyata girecek olan Erdoğan, hastaneye gitmek için yola çıkıyor fakat yolda verdiği bir sözü hatırlıyor ve konvoy güzergah değiştiriyor.

Erdoğan öndeki korumasına, "Şu ara sokakta bir aileye sözüm vardı evlerine gideceğim. Bekleyen doktorlar özel ekip, hastane özel hastane. Bir saat bekleseler de olur. Çek şu evin önüne" diyor.

Erdoğan Fidan'a operasyon yapılacağı haberini o evde alıyor. Erdoğan talimatı veriyor: "Sakın teslim olma, sakın kapıyı açma!"

Erdoğan beraberindekilerle birlikte Ankara'ya dönmek üzere yola çıkıyor ve yolda yeni bir talimat veriyor: "O polisler oradan çekilmezse vur emrini uygulayın!"

Cumhuriyet tarihimizin belki de en dehşet verici operasyonunu gerçekleştirmek üzere olan polisiler, bu emrin üzerine geri çekiliyor.

Plan basit: Fidan kelepçelenerek gözaltına alınacak, sorguda "talimatları Başbakan'dan aldım" dedirtilecek ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ameliyat sonrasında eli kelepçeli olarak yatağında uyanacaktı. Ve tabi bu şekilde bütün medyaya servis edilecekti.

Suç belli; "vatana ihanet", suçlu(!) malum..

Yıllar önce aynı senaryo Adnan Menderes için oynanmış ve o gün başarılı olunmuştu. Menderes, yatağına kelepçelenerek başına da iki asker diken akıl aynısını Erdoğan içinde planlamışlardı. Fakat bu sefer başarılı olamadılar.

Nitekim Erdoğan daha sonra 7 Şubat'la ilgili olarak birçok kez "bunların amacı bana ulaşmaktı" diyecekti.

ÇÖZÜM SÜRECİ NEDEN HEDEFTE?

Türkiye için kangrene dönüşen Kürt meselesinde seçilmiş hükümetler inisiyatif alsa bile her seferinde engellenmişti. Kardeş kanının aktığı, Türkiye'ye ekonomik, sosyal ve siyasal açılardan zarar veren bu sorun bölgemiz için hala pranga vazifesi görüyor.

Devamı için Tıklayınız

Haber10

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber