Üniversiteler 'diploma işportacısı' mı?

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 11 Şubat 2007 14:30, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:59

abbas güçlü'nün yazısı

Talat Halman önemli bir düşünür, önemli bir bilim insanı. Dünyayı da, Türkiye'yi de çok iyi biliyor. Uzun süre ABD üniversitelerinde görev yaptı. Şimdi ise Bilkent'te hoca. Bir dönem de kültür bakanlığı yaptı.

Önceki gün Ankara'da, Çankaya Kültür ve Sanat Vakfı'nın ev sahipliğinde yapılan toplantıda, TED'in hazırladığı "Türkiye'nin Eğitim Sistemi" başlıklı rapor tartışıldı.

Müzakerecisi ise Prof. Halman ve bendim. Halman, yurtdışında olduğu için, rapor hakkındaki düşüncelerini, Bilkent'ten başka bir profesör okudu.

Halman'ın düşünceleri okunurken TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanlı renkten renge girdi. Çünkü, bugüne kadar ilgi ve itibar gören rapor yerden yere vuruluyordu.

Tek boyutlu zihniyet

Allahtan toplantıda fazla akademisyen yoktu. Hele bir de YÖK Başkanı ve rektörler olsaydı, toplantının gidişatı nasıl olurdu tahmin edemiyorum. Herhalde bizim Genç Bakış'a dönüşür, yarıda kesilmek zorunda kalırdı.

Eleştirilere, isterseniz önce üniversiteyle ilgili olanlardan başlayalım. İşte satırbaşları:

Birçok üniversitemizdeki derslerde hurafeler, totaliter ideolojiler, demagoji egemen olduğu için ifade özgürlüğü mevcut gibi görünse de düşünce özgürlüğü cılız kalmaktadır. Öğrenciler tek boyutlu dar ve sığ zihniyetlerce yönetilmektedir.

İlk ve ortaöğretimde de, lise ve üniversitelerimizde de "sormak" ve "sorgulamak" maalesef yok gibidir. Modern çağlarda bile, tek bir öğretmen veya öğretim üyesi, kalabalık sınıflara "tek gerçekler"i öğretmeye çalıştı.

Yükseköğretimimiz bile, önceki nesillerin, öncelikle yabancı kurum ve kişilerin geliştirdiği bilgi ve düşünceleri mekanik olarak aktarmakla yetinmektedir. "Yaratıcı Üniversite" kavramından çok uzak bir kültürde yaşıyoruz.

21. yüzyılın başlarında bir hocanın söylediklerine itiraz şöyle dursun, değişik bir yorum getirmek gibi bir hak tanınmamaktadır.

Birkaç yıl sonra 100'e varacak olan üniversitelerimizden pek azı bilim, felsefe, kuram ve kavram, teknik ve teknoloji ve sanat üretmek anlayışıyla çalışmaktadır.

Yükseköğretim kurumlarımızın çoğunluğu diploma işportacılığı yapmaktadır.

Mezunların büyük bir oranı, diplomalı cahillerdir, bazılarının mesleki bilgi düzeyi ve genel kültürü, ileri ülkelerin lise mezunları, hatta ortaokul öğrencileri düzeyinde kalmıştır.

Türkiye'deki üniversiteler, aşırı nüfus artışının uzantısı olarak düzenlenmekte ve yönetilmektedir. Birçok ticari üniversitemiz var, pek çok da mekanik ve pragmatik üniversitemiz var, birçoğu da sadece bürokratiktir. Gerçek anlamda yapıcı, yaratıcı, aydınlanma getirici, dünya bilimine katkıda bulunucu üniversitemiz pek azdır.

Nüfus artışının yarattığı baskı ve sorunlar, mesleki alanlardaki olanaklar ve istihdam fırsatlarıyla koordine edilmediği için, ülkemizde bir işsizler ordusu yaratmıştır.

Bu kıt kaynakların israfı, ihtisasların heba edilmesi sonucunu verdiği gibi, yüz binlerce mutsuz yetişkin yaratmakla bir beşeri felakete de yol açmaktadır.

TED'in raporu

Halman, TED raporuna da şu eleştiriyi getiriyor:

Raporun yükseköğretim bölümünde, "Türkiye'nin Yükseköğretim Stratejisi Taslak Raporu" başlıklı hazır bir belgenin gayet sığ bir değerlendirmesinden öteye geçememektedir. Bu bakımdan bir "yasak savma" olarak tanımlanabilir.

Rapor yapısal sorunlar, okullaşma, harcamalar, altyapı koşulları, fiziki kapasite gibi mekanik hususlar üzerinde durmakta, eğitim felsefesi, entelektüel dinamikler, kültür ortamı, pedagojik müfredat, bilimsel araştırma gibi dinamikleri göz ardı etmektedir...

Özetin özeti: Halman, çok ciddi saptama, uyarı ve eleştirilerde bulunuyor. Eminim bu konuda üniversitelerin de söyleyeceği çok şey vardır. Özellikle de eleştirilere hedef olan anlayışın mimarı olan Doğramacı'nın!..

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber