FETÖ, 'Zor durumda zina yapın' talimatı vermiş

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ/PDY'ye finansman sağladıkları iddiasıyla aralarında şirket yöneticilerinin de olduğu şüphelilere yönelik hazırlanan fezlekede, örgütün yapılanmasına ilişkin önemli bilgilere yer verildi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 16 Mart 2017 19:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
FETÖ, 'Zor durumda zina yapın' talimatı vermiş

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) finansman sağladıkları iddiasıyla aralarında şirket yöneticilerinin de bulunduğu şüphelilere yönelik fezleke hazırladı.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü, Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosunca, Birim Gayrimenkul Limited Şirketi ile bu şirkete bağlı kuruluşlarda, özellikle Maltepe'de bulunan Pinhan Restoran'da FETÖ/PDY ile ilgili toplantılar yapıldığı, terör örgütüne finansman sağlandığı iddiaları üzerine aralarında şirket yöneticilerinin de bulunduğu şüphelilere yönelik hazırlanan fezleke tamamlandı.

Fezleke, İstanbul ağır ceza mahkemelerinde dava açılması amacıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'na gönderildi.

Fezlekede, aralarında örgütte üst düzey yönetici olarak değerlendirilen Ali Çelik, Metin Birdal, Ahmet Çelik, Hızır Güngör ve Mehmet Gözütok gibi isimlerin de bulunduğu 47 şüpheliye, "terör örgütü FETÖ/PDY yöneticisi ve üyesi olma", "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "terör örgütünün finansmanını sağlama" ve "nitelikli dolandırıcılık" suçlamaları yöneltiliyor.

Şüphelilerin silahlı terör örgütü FETÖ/PDY üyesi oldukları kaydedilen fezlekede, şüphelilerin bu örgütün emir ve talimatlarıyla hareket ederek örgüte insan ve para kaynağı sağlamak maksadıyla şirketler kurdukları, bu şirketler aracılığıyla finans temin ettikleri, bu iş ve işlemler yapılırken gizli, sistematik ve organize hareket ettikleri anlatıldı.

"İSTİHBARAT VE PARANIN OLDUĞU HER YERDE FETÖ/PDY VARDIR"

Örgütün "lider merkezli" bir yapıya sahip olduğu, lidere en yakın insanların da liderin koruyucusu durumunda bulunduğu belirtilen fezlekede, hareketin en dışında ise örgüte ilgi duyanların olduğu bildirildi.

Örgüt mensuplarının evliliklerini dahi bağlı bulundukları imamların izin ve talimatları doğrultusunda gerçekleştirdiği kaydedilen fezlekede, "Özellikle bürokraside üst düzey görev yapanlarla ilgili çalışmalar yapılarak, çok güvendikleri kadın örgüt elemanlarıyla evlenmeleri sağlanarak, devlet içinden bu şekilde de bilgi akışını örgüt lehine temine önem vermektedirler. Kendilerini dini bir yapılanma olarak lanse etseler de istihbaratın ve paranın olduğu her yerde mutlaka FETÖ/PDY vardır." değerlendirmesi yapıldı.

Fezlekede, dini unsurları temel alarak hareket ettiğini savunan FETÖ/PDY'nin, dini değerleri zamana ve şartlara göre kendi idealleri doğrultusunda yorumlaması, devleti kendisine hasım olarak görmesi, açık ve şeffaf olmak yerine bir istihbarat örgütü gibi "kod" isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar kullanması, çeşitli yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen görüşmelerde bulunmasının, söz konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan organize bir örgüt olduğunu ortaya koyduğu anlatıldı.

"DAR DAİRE-GENİŞ DAİRE" OLUŞUMLARI

Örgüt içerisinde kayıtlara da geçen iki oluşum bulunduğu belirtilen fezlekede, "Bunlar 'dar daire' ile 'geniş daire.' Geniş dairede her şey konuşulup bilinmez, sadece dar dairede alınan kararlar kendilerine iletilir ve gerekenleri yaparlar. Dar dairede ise özellikle Pensilvanya'dan gelen talimatlar kendilerince özetlendikten ve süzdükten sonra geniş dairenin bilmesi gerekenleri onlara iletmekle görevlidirler. Dar daire ile geniş daire arasındaki irtibatı, il imamları ve bölge imamları sağlamaktadır. Aralarında gizli, sistematik, karmaşık ve kapalı devre çalışan bir sistem mevcuttur. Herkes bilmesi gerektiği kadar bilir. Duyması gerektiği kadar da duyar." ifadeleri yer aldı.

Örgütün çok mahrem olmak kaydıyla çok dar bir dairenin bildiği şekilde özel ablalar yetiştirdiği anlatılan fezlekede, şu bilgilere yer verildi:

"Bu ablaların iş adamları, siyasiler, devlet görevlileri ya da işlerine yarayacak kim varsa onlarla ilişkiye girmeleri sağlanır. Bu ilişkiler kayda alınır. Bu kayıtla da ilgili kişilere şantajlar yapılarak, örgüte bürokratik güç, maddi güç ya da bu şahısların kerhen destek vermelerinin sağlanmasıyla insan gücü temini yoluna da gittikleri birçok olayda varit olmuştur. Bu yollarla elde edilen devletin ulusal güvenliğiyle ilgili istihbari bilgiler, örgütün birlikte iş yaptığı devletlere servis edilerek gerektiğinde Türkiye aleyhine kullanılmıştır.

Örgüt için haberleşme, talimatların alınıp verilmesi, gelişmelerin güvenli ve zaman kaybetmeksizin aktarılması, faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi hayati öneme sahiptir. En önemli haberleşme aracı GSM hatlarıdır. Yaklaşık 3 ayda bir yeni bir GSM hattı temin edilmekte ve eski hatla birlikte telefon cihazı da değiştirilmektedir. Kiralık hatlar vasıtasıyla kriptolu IP telefon kullanılması, özellikle yurt dışındaki okullarla irtibatta kullanılan yöntemlerdendir. Canlı kurye kullanılması, en sağlıklı haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Talimat almak ve faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla doğrudan ABD/Pensilvanya'ya gidilerek, örgüt lideri Gülen ile yüz yüze görüşülmekte ve talimatlar bizzat alınmaktadır."

"TEDBİR İÇİN İÇKİ İÇİLEBİLİR, ZİNA YAPILABİLİR, HARAM YENİLEBİLİR"

Fezlekede, örgüt toplantılarında verilen talimatların ufak kağıtlara yazıldığı, hatta bunların lüzumu dahilinde yok edilebilmesi için yenilebilir özellikte olmasının sağlandığı vurgulanarak, "Örgüt içerisinde gizlilik çok önemlidir. Bunun için tedbir her şeyden önemlidir. Halka dini bir cemaat algısı verilmesine rağmen tedbir amaçlı olarak namaz kılınmamış, özellikle 1990'lı yılların sonlarında üniversitelerde meydana gelen başörtüsü olaylarında örgüt liderinin talimatı doğrultusunda 'Başörtüsü teferruattır.' denilerek hiç itiraz edilmeden, sormadan ve sorgulamadan kızların başlarını açtırmışlardır. Yine tedbir için içki içilebilir, haram yenilebilir, hatta çok zor durumda kalınırsa haz alınmadan zina dahi yapılabilir. Bu da örgütün belli bir yeri ele geçirme, bir kuruma sızma ya da önemli birisini kafalamada kullandığı stratejilerdendir." değerlendirmesinde bulunuldu.

Aynı şekilde 15 Temmuz darbe girişiminden sonra başlatılan soruşturmalar sırasında bu silahlı terör örgütü üyeleri ve yöneticilerinin ev, iş yeri ve üst aramalarında ele geçirilen 1 dolarların da tesadüf olmadığı aktarılan fezlekede, şunlar kaydedildi:

"Bu bir dolarların örgüt lideri Fetullah Gülen tarafından okunarak tılsımlı bir şekilde örgüt üyelerine ulaştırıldıkları, kişinin örgüt içerisindeki konumuna göre bazen harfin önemli olduğu, özellikle de yurt dışında ise rakamlardan kişinin örgüt üyesi olup olmadığının tespitinde kullanıldığı, bu bağlamda herhangi bir örgüt üyesi yurt dışındaki bir örgüt okuluna ya da kuruluşuna gittiğinde kendisindeki bir doların üzerindeki seri numarası bilgisayardan kontrol edilerek bir doların örgüt tarafından verilip verilmediğinin belirlendiği ve ona göre kabul edilip edilmeyeceğine karar verildiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla da bir dolarlar örgüt içerisinde bir nevi kimlik numarası olarak kullanılmıştır."

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) finansman sağladıkları iddiasıyla aralarında şirket yöneticilerinin de bulunduğu şüphelilere yönelik hazırlanan fezlekede, örgütün kurulduğundan itibaren komplike ve sistematik olarak çalıştığı, gelecekte nelerin lazım olduğu hususunun kendi içlerinde tespit edilerek, buna göre de plan ve program geliştirdiği belirtildi.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü, Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosunca 47 şüpheliye yönelik hazırlanan fezlekede örgütün, kendi üyelerine perde arkasında başka talimatlar verdiği halde sempatizanlarına ve halkın diğer katmanlarına sadece eğitim işi ile uğraştıklarını, fakir öğrencileri okuttuklarını ve en netice amaçlarının "altın nesil" yetiştirmek olduğunu söyleyerek esas amaçlarını kamufle ettikleri belirtildi.

FETÖ/PDY'nin ilk çıkış yıllarında sadece dini bir cemaat olgusu yarattığı, bunu halka bir şekilde kabul ettirdiği anlatılan fezlekede, büyük çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'de, bu beyan ve deklarenin genel kabul gördüğü ifade edildi.

"HALKIN GÜVENDİĞİ DEVLET OTORİTESİNİ YIKMAYA GAYE EDİNMİŞLER"

Fezlekede, örgütün bu durumu çok iyi kullandığı vurgulanarak, şu bilgilere yer verildi:

"Bu örgüt kurulduğundan itibaren komplike ve sistematik olarak çalışmış, gelecekte nelerin lazım olduğu hususu kendi içlerinde tespit edilmiş ve buna göre de plan ve program geliştirmişlerdir. Bir süre sonra halka anlattıkları amaçları yapabilmek için önce halktan maddi yardım toplamışlar daha sonra kademe kademe vakıf, dernek ve şirketler kurarak kendi ekonomilerini oluşturmaya başlamışlardır. Yine yetiştirdikleri insan güçlerinin devlet kademesinde yer almalarıyla resmi işler açısından da bir sıkıntı yaşamamışlardır. Yani kısaca belirtmek gerekirse bu örgüt devletin tüm imkanlarını sonuna kadar kullanarak devleti yıkarak ele geçirmeye çalıştığı gibi halkın tüm imkanlarını da halkı kandırarak kullanmak suretiyle halkın güvendiği devlet otoritesini yıkmayı gaye edinmişlerdir."

Erzurum Pasinler Korucuk köyü nüfusuna kayıtlı teröristbaşı Fetullah Gülen'in, 1958'den itibaren çeşitli illerde imam ve vaiz olarak görev aldığı anlatılan fezlekede, 1970'li yıllara kadar Yeni Asya Grubu içerisinde yer alan Gülen'in, İzmir Kestanepazarı Kuran Kursu'nda görev yaptığı dönemde çevresindeki arkadaşları ile dini motifleri de kullanarak (istismar etmek) örgütünün çekirdek kadrosunu oluşturarak müstakil hareket etmeye başladığı kaydedildi.

FETÖ/PDY'nin dünyanın en gizli ve operasyonel manada legal yollarını, illegal bir şekilde kullanarak sonuç alan nadir örgütlerden olduğu vurgulanan fezlekede, "Yargı içerisinde oluşturulan gayrimeşru güç, FETÖ/PDY diğer kamu kurumlarında ya da özel sektörde cemaat aleyhine çalışan ya da önüne geçen kişilerin çeşitli kumpaslarla bertaraf etme olanağı sağlamış, aldıkları bu gücün şehveti ile hukuki olan her şeyi bir yana bırakarak tüm toplumu susturmayı, toplum, hükümet hatta devlet üzerinde otorite olma olanağını kendilerinde görerek adeta güç zehirlenmesine uğramışlardır." değerlendirmesinde bulunuldu.

Fezlekede, örgütün temel hedefinin Türkiye'de devletin bütün anayasal kurumlarını yavaş yavaş ele geçirmek olduğu kaydedilerek, 1970'li yıllardan itibaren devlet içerisine sızarak, özellikle, mülkiye, adliye, emniyet, Milli Eğitim ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde kendi özel hiyerarşisi ile illegal kadrolaşmaya gidildiğini teröristbaşı Fetullah Gülen'in ifade ve açıklamalarında rahatlıkla görmenin mümkün olduğu aktarıldı.

"UZMAN ÇAVUŞLARA 'ZAMBAK', ASTSUBAYLARA 'ANALİTİK' KOD ADI VERİLMİŞ"

FETÖ/PDY'nin özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sızmaya çok önem verdiği vurgulanan fezlekede, şunlar kaydedildi:

"Askeri okullara girmelerini istedikleri öğrencileri önceden tespit ederek kendi amaçları doğrultusunda yetiştirip, gizlilik ve mutlak itaat kavramlarını iyice ezberlettikten sonra askeri okulun önemi iyice anlatılır. Daha sonra sınavla ilgili yapılacaklar ve gizlilik kuralları öğretilir. Gerekirse diğer öğrenci gruplarından ayrılarak kendilerine kamplar yapılır. Öğrencinin ailesi ve geçmişi ellerinde bulunan elamanlar ve kamu gücünü kullanan istihbarat kurumlarıyla araştırılır. Eğer bu öğrenci kendi kurumları ya da dershanelerine gitmiş ise geçmişe dönük tüm kayıtlar silinerek yok edilir. Öğrenciye mümkünse yazılı sınav soruları gayrihukuki ve gayrimeşru olarak ele geçirilerek temin edilir. Yazılı sınavı kazanan öğrencinin mülakatta nasıl davranacaklarını ve sorulara ne tür cevap vereceklerine ilişkin o kurumda çalışan örgütün deneyimli abileri tarafından gerekli tüyolar verilir. Mülakatta Gülen grubunu hiç tanımadığını söylemesi özellikle istenir. Askeri okula gidecek öğrenci adayı kesinlikle cep telefonu ile görüşme yapmaz. Eğer bir şekilde cep telefonu kullandıysa sim kartını iptal eder. Cep telefonu hattını kendi adına almaz."

Fezlekede, kişinin bu anlatılanları uyguladıktan sonra askeri okula başladığı anlatılarak, sınava hazırlık döneminde kendisine "abilik" yapan şahısla irtibatını kopardığını, bu sefer kendisine okul döneminde görüşeceği ve irtibat sağlayacağı bir "abi" ile tanıştırıldığı, öğrencinin izin döneminde ise mutlaka kendisine istihbari ve siyasi bilgilerin verileceği bir kampa alındığı kaydedildi.

Askeri öğrenciye kod adı verildiği ve bu kod adın seçilmesinde İslamiyeti çağrıştırmamasına özen gösterildiği vurgulanan fezlekede, "Askeri öğrenci kesinlikle camiye giremez. Eğer namaz kılmak isterse bu terör örgütünün lideri olan Fethullah Gülen'in fetvasıyla 'gözle namaz' denilen bir yöntemle namaz kılınabilir. Okulda su ile abdest alınması yasaktır. Namaz kılmak isteyen öğrenci tozla teyemmüm yapabilir. Oruç tutmak kesinlikle yasaktır. Ramazan ayında özellikle oruç tutmadığını göstermesi için kesinlikle yemesi ve içmesi lazımdır. Okul bittikten sonra öğrencinin özellikle istihbarat birimine yönlendirilmesi sağlanır. Göreve başladıktan sonra ilk maaşını örgüte verdikten sonra devam eden süreçte bekarsa yüzde 10'u, evli ise yüzde 5'ini himmet olarak örgüte vermek zorundadır. Ayrıca bu örgüt TSK içerisinde uzman çavuşlar için 'zambak', astsubaylar içinse 'analitik' kod isimlerini kullanmaktadır." denildi.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) finansman sağladıkları iddiasıyla aralarında şirket yöneticilerinin de bulunduğu 47 şüpheli hakkındaki fezlekede, tedbir ve gizliliğin silahlı terör örgütünün, dolayısıyla da örgüt üyelerinin ve kısmen de sempatizanlarının ruhuna ve damarlarına işlediği belirtildi.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü, Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosunca 47 şüpheliye yönelik hazırlanan fezlekede, emniyet müdürlüğünü arayan birden fazla kişinin, Maltepe sahilinde işletilen Pinhan Restoran'da FETÖ'nün gizli toplantılarının yapıldığı, karargah olarak kullanıldığı, himmet ve diğer gelirlerin sanki şirketin gelirleri gibi sisteme sokulduğunu beyan ederek, ihbarda bulunduğu anlatıldı.

Bu restoranın basit bir iş yeri olarak düşünülerek ticari amaçla kurulmadığı aktarılan fezlekede, "Tedbir ve gizlilik bu silahlı terör örgütünün dolayısıyla da örgüt üyelerinin ve kısmen de sempatizanlarının ruhuna ve damarlarına işlemiştir. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre 'Pinhan' kelimesi 'gizli, saklı, gizlenmiş ve çok gizli' anlamlarına gelmektedir. Bu da gösteriyor ki burası örgütün emir ve talimatları doğrultusunda, örgütün tüm gizli toplantılarının yapılacağı, kararların alınacağı ve uygulanacağı bir yer olarak düşünülmüş ve o amaçla açılmıştır." denildi.

Esasında bu gizli eylemlerle 15 Temmuz hain darbe girişiminin temellerinin de atıldığı savunulan fezlekede, şu bilgiler aktarıldı:

"Ekonomik gücü yetersiz bir örgütün tesisleşmesi, coğrafi olarak genişlemesi, üye sayısının artması gibi unsurların oluşması mümkün değildir. Bu sebepledir ki 15 Temmuz hain darbe girişiminin en büyük destekçilerinden ve olası bir başarıda da en çok nemalanacak kesimi de örgütün mali ayağı olacaktır. Tüm bu nedenlerle örgütün önde gelen iş adamları ve finansına dair olanların darbeye fikren destek verdikleri düşünülse, iştirak ettiklerine ilişkin delil olmasa bile TCK'nın 309. maddesinde belirtilen suç için bu eylemlerde bulundukları konusunda haklarında kamu davası açmak için yeterli şüphe oluşturacak deliller hem bu dosyada hem de ülke çapındaki soruşturmalarda mevcuttur. Çünkü bu silahlı terör örgütünün gizli ajandası 15 Temmuz'da açığa çıkmıştır. Tüm üyeleri olmasa bile önde gelen iş adamları, yargı ve emniyet görevlileri, öğretim elemanları,TSK içerisindeki üyeleri ve bunlara hükmeden imamlarının bu gizli ajandayı bilmemeleri düşünülemez."

Fezlekede, Ali Çelik'in sahibi olduğu Birim Gayrimenkul'de (Pinhan Restoran) örgütsel kararların alındığı ve icrası için yine kendi örgüt üyelerine tebliğ edildiği toplantıların yapıldığı belirtilerek, bu toplantıların genellikle yemekli olduğu, masrafların ise Birim Gayrimenkul'ün cari hesabında faturasız adisyon olarak belirtilen kasa fişlerinden tespit edildiği, ödeme yapılıyorsa bunların himmet paralarından karşılandığının tasnif tutanağına konu tespitler nedeniyle değerlendirildiği kaydedildi.

FETÖ/PDY'nin lideri konumundaki Fethullah Gülen'in talimatları ile örgütün bir dönem "Türkiye imamlığı"nı yapan, 2 numaralı ismi olduğuna dair deliller bulunan Mustafa Özcan'ın, örgüte maddi menfaat ve çıkar sağlamak amacıyla birçok şirket kurduğu aktarılan fezlekede, bu şirketlerin Ali Çelik ve Hızır Güngör gibi örgütte güven sağlamış finansörlere kurdurulduğu bilgisi verildi.

"SİYASİ İRADEYLE,17/25 ARALIK'TAN ÇOK DAHA ÖNCE İLİŞKİLERİNİ KESTİLER"

Fezlekede, "Ticari işletme olduğu göz önüne alınan restoranın diğer soruşturmalara konu olan gizli tanık beyanlarında, FETÖ/PDY'nin yerel ve genel seçimlerde iktidar partisi harici diğer partileri bölgelere göre destekledikleri yönündeki ifadeleri destekler nitelikte somut delillere ulaşılmıştır. Belki de en önemli husus bu örgütün esasında siyasi iradeyle, 17/25 Aralık olayından çok daha önce ilişkilerini kestikleri, tabana başka mesajlar verirken örgüt içerisinde başka başka eylemlerin yapıldığı görülmektedir." denildi.

Örgütün ilk başlarda himmet, kurban, burs gibi faaliyetlerde peşin ya da vadeli nakit olarak çalıştığı halde bir süre sonra senet ve çeki fazla olarak kullanmaya başladığı vurgulanan fezlekede, "Hatta örnekleriyle mevcuttur ki, kendisinden himmet istenen iş adamı o an itibarıyla mali durumunun bozuk olduğunu beyan ederek ileri tarihli çek vermektedir. Çeki alan örgüt mensupları onu hemen tedavüle koyarak iş adamına haciz gelmesine bile neden olmuşlardır. Belki de hayır için çek ve senet verip karşılığında icra baskısı gören kişilerin bulunduğu tek yer Türkiye'dir. Bütün bunlar bu silahlı terör örgütünün hayır ve hizmet hareketi olmadığının delillerindendir."

Fezlekede, PDY'nin sayıları yüzleri aşan, kurum ve kuruluşları aracılığıyla mali açıdan da ülke içerisinde "Devlete Paralel" olarak örgütlenen organize bir yapı olduğu belirtilerek, "Tüm terör örgütleri gibi bu örgütün de eylemlerini ve amaçlarını gerçekleştirebilmek için bir mali yapı ve ekonomiye ihtiyacı vardır. Elde edilen mali yapı ve ekonomik gelirin kaynağının bir önemi yoktur. 'Hedefe giden yolda her şey mübahtır.' kuralı gereğince elde edilen para ya da şirketlerin hukuki olup olmadıklarının bir önemi olmadığı gibi haram veya helal olmasının da bir kıymeti yoktur. Önemli olan örgüt lehine kullanılmasıdır. Örgüt lehine yapılan her şey caizdir." ifadeleri kullanıldı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber