Yıldırım: Birden bire bana kara sevdalı oldular

Başbakan Yıldırım: "Koltuklar gelip geçici. Şöyle düşünüyorlar, efendim CHP tutturmuş 'Biz Binali Bey'i seviyoruz, görevde kalmasını istiyoruz'. Ağızlarından bal damlıyor, birden bire bana kara sevdalı oldular. Kardeşim siz çalışın da memleketi sevin. Çalışın, çabalayın, iktidar olun, bırakın beni"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 12 Nisan 2017 23:03, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Yıldırım: Birden bire bana kara sevdalı oldular

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, 2016 yılının herkes için çok zor bir yıl olduğunu belirterek "15 Temmuz darbe girişimi sonrası alelacele Türkiye'nin notlarını kıranlar, 'Türkiye'ye yatırım yapılmaz, Türkiye'ye dönüp bakmayın' diyen kuruluşlara o gün söyledik 'Çok acele karar verdiniz, bu kararı değiştireceksiniz' dedik. Şimdi de önceki öngörüleri ve tahminlerini 2017 ve 2018 için düzeltiyor, daha olumlu bir söz söylüyor ve paylaşıyorlar." dedi.

AK Parti İzmir İl Başkanlığının bir otelde düzenlediği yemekte iş adamlarıyla bir araya gelen Başbakan Yıldırım, önemli bir halk oylaması öncesinde İzmir'in iş dünyasıyla bir araya gelmekten mutluluk duyduğunu, 3 gündür İzmir'de birçok etkinliğe katıldığını söyledi.

Türkiye'nin 15 yıl boyunca gerçekleştirdiği tarihi gelişmeyi hep beraber yaşadıklarını ifade eden Yıldırım, memleketin her köşesini doğudan batıya, kuzeyden güneye imar ettiklerini, vatandaşların hayatını kolaylaştırdıklarını anlattı.

"ZOR YIL 2016"

Ülkenin 2016'da zor bir yıl geçirdiğini kaydeden Yıldırım, şöyle devam etti:

"2016 yılı hepimiz için zor bir yıl oldu. Siyaset için de iş dünyası için de zor bir yıl oldu. Yaşanan küresel ekonomik krizin etkileri ve ayrıca ülkemizde 15 Temmuz darbe girişimi açıkçası bizim hesap etmediğimiz ama yüzleşmek zorunda kaldığımız, büyük bir bedel ödediğimiz bir olaydır. Bütün bunlara rağmen Türkiye, OECD ortalamasının ve Avrupa Birliği ortalamasının iki katı büyümeyi başarmıştır. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası alelacele Türkiye'nin notlarını kıranlar, 'Türkiye'ye yatırım yapılmaz, Türkiye'ye dönüp bakmayın' diyen kuruluşlara o gün söyledik 'Çok acele karar verdiniz, bu kararı değiştireceksiniz' dedik. Şimdi de önceki öngörüleri ve tahminlerini 2017 ve 2018 için düzeltiyor, daha olumlu bir söz söylüyor ve paylaşıyorlar."

"ARTIK YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM"

"Hazreti Mevlanı'nın dediği gibi 'Dün dünde kaldı cancağızım, artık yeni şeyler söylemek lazım." diyerek iş adamlarıyla geleceği konuşmak istediğini dile getiren Yıldırım, Türkiye'nin geleceğinin her yönden hem çok önemli, hem de bir o kadar da iyi olacağını vurguladı.

Türkiye'nin konumunun dünyada ve bölgede güçlendiğini ve bunun akılda tutulması gerektiğini belirten Yıldırım, şöyle konuştu:

"Bölgenin coğrafyası yeniden şekilleniyor. Bu değişimde Türkiye'nin güçlü olması, ayakta kalması gerekiyor. Aksi halde sadece kendi ülkemizle ilgili gelecek sorunlarını yaşamakla kalmayacağız, bölgedeki otorite boşluğunun, bölgedeki yönetim zafiyetlerinin ve karışıklıkların bedelini de ödemek mecburiyetinde olacağız. Böyle kritik bir zaman dilimi içerisindeyiz. Türkiye'ye yönelen eleştirilere dikkatlice bakın, içerde ve dışarıda, bunları iyi okumak lazım. Dünyanın gelişmiş ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkesi Türkiye'de yapılan işlerin olumsuz algılanması için her şeyi yapıyorlar. Onlara göre Türkiye hiçbir işi doğru yapmıyor. Türkiye gittikçe otoriterleşiyor, Türkiye gittikçe demokrasiden uzaklaşıyor. Onların anladığı demokratikleşme, gelişme, onlar ne söylerse, onlar ayağını kaldırdığında, onların izine Türkiye'nin basması, anladıkları budur. Edilgen bir ülke, Türkiye edilgen olsun. Türkiye'nin dünya meseleleri, bölge meseleleri hakkında öngörüsü olmasın. Başkaları senaryoyu hazırlasın, Türkiye de bunun içinde bir rol alsın, bunu yapmak isteyenlerin sırtında yumurta küfesi yok."

"15 YILDA 1 TÜRKİYE'Yİ 3 TÜRKİYE YAPTIK"

Yıldırım, Türkiye'nin Irak ve Suriye ile bin 365 kilometre sınırının olduğuna dikkati çekerek Türkiye'nin aynı anda PKK, FETÖ ve DEAŞ terör örgütleriyle mücadele ettiğini, dünyada böyle başka bir ülke olmadığını söyledi.

Başbakan Yıldırım, Türkiye'nin 3 milyon Suriyeli sığınmacıyı misafir ettiğini anımsatarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz böyle bir ülkeyiz. Türkiye niye bu değişikliği yapıyor, niye böyle bir yönetim sistemi değişikliğine gidiyor? Size mi soracağız, siz oy mu vereceksiniz, oy hakkınız mı var? Bunun kararını 80 milyon vatan evladı verir, siz veremezsiniz. Herkes yerini yurdunu bilecek, yönetmeye kalkmayacaksınız, fikirlerinizi söyleyin, konuşalım. Türkiye'nin geleceğine kasteden, Türkiye'nin askerine kurşun sıkan, Türkiye'nin güvenliğini zaafa uğratan terör örgütleriyle iş yapacaksınız, ondan sonra Türkiye'nin müttefikiyiz diye ortada dolaşacaksınız, böyle bir şey yok. Türkiye güçlü olmak zorunda, bölgede herkes umudunu Türkiye'ye bağlamış durumda. Türkiye'nin güçlü olmasının yolu da birliği beraberliği, 80 milyonun kardeşliğidir. Birleştiren, kutuplaştıran değil, bir araya getiren, farklılıkları zenginlik olarak gören, hoşgörüsü gelişmiş, hedeflerini Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün koyduğu hedefler olarak belirlemiş bir Türkiye. Biz bu Türkiye'nin hayaliyle çalışıyoruz, 15 yıl bunu yaptık. 15 yılda 1 Türkiye'yi 3 Türkiye yaptık."

"ÜLKEMİZİN ÖNEMİNİ, ÜKLEMİZİN GÜCÜNÜ LÜTFEN GÖRELİM"

Türkiye'nin artık hesaba katılan bir ülke haline geldiğini kaydeden Yıldırım, "Ülkeleri sayarlar ve diğerleri diye geçerdi. Diğerleri değil, Türkiye dünyanın ekonomisine yön veren 20 ülke arasında. Türkiye bölgedeki politikaların kararını veren ilk 3 ülke arasında. Ülkemizin önemini, ülkemizin gücünü lütfen görelim. Anlamsız, faydasız çekişmelerle hem ülkemize yazık ediyoruz hem de geleceğimize olumsuz katkı sağlıyoruz. Bunu Türkiye hak etmiyor. Bütün olumsuzluklara rağmen Türkiye'de üretimde güven endeksi artıyor, Türkiye'de ihracat artıyor. Türkiye'de 2017'nin ilk çeyreğinde, ilk 3 ayında göstergeler gittikçe iyiye gidiyor. Dünya, Türkiye'nin geleceğini ekonomik olarak satın aldı ama bizdeki bazı çevreler hala ülkesinin potansiyelini görmekten aciz. Kalkıyor siyasetçilerimiz kampanya yapacak, korku, tehdit, karamsarlık.. Kardeşim değişimi anlat, geleceği anlat." şeklinde konuştu.

Başbakan Yıldırım, 1982'deki Türkiye'de bölünmüş yolun, otoyolun olmadığını hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"82 model araba o zaman iş görüyordu. İstanbul-Ankara otoyolunda 82 model, vitesi tutmayan, freni tutmayan, diferansiyeli bozuk, şanzımanı dağılmış arabayla nasıl gideceksin. Nasıl İzmir'den İstanbul'a 3 saatte gideceksin. Yollar açık, yollar güzel, araç yok, araç lazım. Biz yolları yaptık, yolları böldük, milleti birleştirdik. Yolları böldük, hayatları birleştirdik, yolları böldük, gönülleri birleştirdik. Şimdi anayasa otoyolu açılacak. Onu da siz açacaksınız, buna bizim gücümüz yetmiyor, yapabilsek onu da yapacağız ama gücümüz yetmiyor, size geldik. Zaten çaresiz kalınca size geliyoruz.

2007'de çaresiz kalmadık mı? Cumhurbaşkanı seçmek istedik, seçemedik. Hukuk literatürüne yeni bir icat getirildi. Biz bir şey yapamadık, elektronik darbeler, muhtıralar geldi. Çözüm millet dedik, millete geldik. Millet de dedi ki 'Ben verdiğin vekaleti alıyorum, Türkiye'nin cumhurbaşkanını ben seçiyorum.' Seçti mi, Recep Tayyip Erdoğan'ı seçti mi millet, seçti. 2014'te göreve getirdiniz mi, getirdiniz. O tarihten sonra Türkiye'de artık her şey değişti. Siyasi bir sorumluluk almış, milyonlarca insanın desteğini almış bir cumhurbaşkanı, bir de vesayet ürünü anayasa, çalışmıyor, sistem çalışmıyor."

Başbakan Binali Yıldırım, iktidara geldiklerinde 8 Ocak 2003'de muhtıra yediklerini, aynı gün Diyarbakır'da uçak düşmesi nedeniyle bunun dikkatlerden kaçtığını belirterek, "Olmadı cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşananlar, erken seçim kararı almak mecburiyetinde kalmamız, olmadı 17-25 olayları, olmadı 15 Temmuz darbe girişimi.... Balyoz, Ay Işığı, Ergenekon darbe girişimleri, bunlar var. Bunların olduğunu biz biliyoruz ama bir başka paralel yapı bunu sulandırdı. Gerçeği yalana çevirdiler." dedi.

AK Parti İzmir İl Başkanlığının bir otelde düzenlediği yemekte iş adamlarıyla bir araya gelen Yıldırım, Türkiye'nin çok partili hayatın başladığı günden bu yana sistem sıkıntıları yaşadığını söyledi.

Yıldırım, özellikle koalisyonların ülkeye büyük zararlar getirdiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"1992'den bugüne eğer tek parti iktidar olsaydı Türkiye beş kat büyüyecekti, üç kat değil. Daha iyi anlaşılsın diye söyleyeyim Güney Kore ve Türkiye, 70'li yıllarda aynıydı, kişi başı milli gelir, gayri safi milli hasıla aynıydı. Güney Kore istikrarsız, güçsüz hükümetler yüzünden tercih yaptı, 1987'de başkanlık sistemine geçti. Ve bu sürede altı hükümet, altı başkan değişti. Biz hala milli gelirde 11 bin dolardayız, onlar 30 bin dolara dayandı. 87'den bu tarafa bizde 1,5 yılda bir hükümet değişmiş. 1,5 yılda bir hükümet değişikliğinde hangi işi yapabilirsiniz. Bir haddehane bile kuramazsınız, planlarını kurarsınız ama izin alamazsınız."

Mevcut anayasadaki hükümet etme sisteminin sürdürülebilir olmadığını aktaran Yıldırım, 15 yıl boyunca çok iş yaptıklarını ancak bunları "tabiri caizse şeytan taşlamaktan vakit buldukça yaptıklarını" anlattı.

Yıldırım, Türkiye'nin geçmişte başbakan ve cumhurbaşkanları arasında yaşanan anlaşılmazlıklardan çok çektiğini vurgulayarak, sadece 2001'deki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasındaki anlaşmazlıktan Türkiye'nin yüzde 26 fakirleştiğini, 23 bankanın battığını, bunların sonucunda ülkenin 638 milyar liralık zarar ettiğini anımsattı.

AK Parti iktidarının bu zararı 2011 yılına kadar ödediğini söyleyen Yıldırım, şunları kaydetti:

"BİZ DİŞİMİZİ SIKA SIKA BUNLARI YAPTIK"

"Ödemeseydik 638 milyar lira üretime ve yatırıma gidecekti. O parayı ödemeseydik neler yapardık? Kişi başı milli gelir 11 bin değil 14 bin dolar olacaktı. Refahımızdan gitti. AK Parti iktidarında 19 bin 500 kilometre bölünmüş yol yaptık, övünüyoruz. İyi iş yaptık. Bu parayı ödemeseydik 130 bin kilometre bölünmüş yol yapacaktık. Sadece kıyas olsun diye neler kaybettiğimizi göstermeye çalışıyorum. Ne yüzünden? İki kişinin anlaşamaması yüzünden. Bu bir risk, bu sistem arızası. Sistem çift başı, iki irade tanımlıyor. Bu iki irade anlaşamazsa işler yürümüyor, genelde anlaşamıyor. 'Sizde aynı durum vardı, neden böyle oldu' diyorlar. Biz dişimizi sıka sıka bunları yaptık."

AK Parti'nin 15 yıllık iktidarında engellemelere karşı mücadele vererek çalıştığını ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz iktidara geldik 19 Kasım 2002, iktidarımızın ilk günü 8 Ocak'ta muhtıra yedik. Belki de bilmiyorsunuz. 8 Ocak'ta verilen muhtıra 27 Nisan 2007'dekinden daha keskindi. Ama o gün ne oldu biliyor musunuz ? O gün Diyarbakır'da bir uçak düştü ve o gündemde kaynadı gitti, belki de farketmediniz. Açın bakın o tarihli gazetelere. Daha birşey yapmamışız. Ne laiklik bırakmışız ne cumhuriyetin temel değerleri. Öyle birşey olur mu yahu.

Olmadı cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşananlar, erken seçim kararı almak mecburiyetinde kalmamız, olmadı 17-25 olayları, olmadı 15 Temmuz darbe girişimi... Balyoz, Ay Işığı, Ergenekon darbe girişimleri, bunlar var. Bunların olduğunu biz biliyoruz ama bir başka paralel yapı bunu sulandırdı. Gerçeği yalana çevirdiler. Bunları yaşadık. İstiyoruz ki ülkemiz böyle şeyler yaşamasın, istediğimiz bu."

Başbakan Binali Yıldırım, "Koltuklar gelip geçici. Şöyle düşünüyorlar, efendim CHP tutturmuş 'Biz Binali Bey'i seviyoruz, görevde kalmasını istiyoruz'. Ağızlarından bal damlıyor, birden bire bana kara sevdalı oldular. Kardeşim siz çalışın da memleketi sevin. Çalışın, çabalayın, iktidar olun, bırakın beni." dedi.

Yıldırım, İzmir'de iş adamlarıyla buluşmasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 11,5 yıl başbakanlık yaptığını, istese daha fazla da yapabileceğini söyledi.

Milletin her seferinde daha fazla destek verdiğini ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:

"BİRDEN BİRE BANA KARA SEVDALI OLDULAR"

"Koltuklar gelip geçici. Şöyle düşünüyorlar, efendim CHP tutturmuş 'Biz Binali Bey'i seviyoruz, görevde kalmasını istiyoruz'. Ağızlarından bal damlıyor, birden bire bana kara sevdalı oldular. Kardeşim siz çalışın da memleketi sevin. Çalışın, çabalayın, iktidar olun, bırakın beni."

Sistemin herkese iktidar yolu açtığını dile getiren Yıldırım, millete güvendiğini ve "Evet"in geçeceğine inandığını vurguladı.

Bu sistem değişikliğinde bölgesel partiler, ideolojik partiler, bir etnik temele dayalı partilerin asla iktidarı göremeceğini anlatan Yıldırım, "Her bölgeden oy almamız lazım, yüzde 50'yi aşmanız için her yerden oy alacaksınız. Yani Türkiye partisi olacaksınız, sistemin güzelliği bu." değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yıldırım, iktidarın sandıkta belli olacağını ve garantili hükümet sisteminin geleceğini bildirdi.

Temsilde adalet ile her bölgenin temsil edileceğini, ülkenin birliği ve kardeşliğinin garanti altına alınacağına dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:

"Efendim, 'Oyları verelim, sonrasını Ankara halletsin', Ankara'ya iş bıraktınız mı nereye gideceği belli olmaz. İşi yerinde bitiriyorsunuz, oy veriyorsunuz akşam sayılıyor. Ülkeyi 5 yıllığına kim yönetecek belli. Güzel bir şey değil mi? Efendim, 'güvenoyu yok', kardeşim 80 milyonun güvenoyu mu var, 550-600 milletvekilinin güvenoyu mu var. Milletin güvenini hesaba katmıyor, vekillerin güveni yok diye.. Vekillere kim güven veriyor millet."

"ASİL MİLLETİN EVLATLARIYIZ"

Demokrat olmanın yolunun millete teslim olmaktan geçtiğini belirten Yıldırım, halkın kararına dudak bükmemek gerektiğini kaydetti.

"Biz yanlış karar verdik, bizim kararımızı da düzelten hep millet oldu." diyen Yıldırım, "Bu milletin ne yapmaya kadir olduğunu 15 Temmuz gecesi gördük. Bu bayrağı indirmedi, bu ezanları dindirmedi. Böyle asil milletin evlatlarıyız. Dünyada başka bir millet yok, Amerika anlamıyor 'Bu darbeyi siz nasıl önlediniz'. Avrupa şaşkınlık geçirdi, bu darbe var mı yok mu nasıl oldu, 3 gün sus pus. Bir şey konuşmadılar. 4. gün dedikleri çok ilginç, 'Bu darbecileri fazla hırpalamayın'. Peki 249 şehidin hesabını kim verecek, 2 bin 194 yaralı gazinin hesabını kim verecek." ifadelerini kullandı.

Yıldırım, Avrupa'nın seçim kampanyasında yaptıklarını herkesin gördüğünü belirtti.

Her türlü imkanın kullandırıldığını vurgulayan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"FETÖ ve PKK başüstünde. 'Hayır' verin diye Türkçe başlıklı gazete çıkardılar. Gördük bunları ama biz 'Evet' kampanyasını yapamadık, yaptırmadılar, atlarını itlerini insanların üzerine sürdüler. Ne oldu vatandaşlarımız bir öncekinin çok daha üzerinde katılımla cevabını verdiler. Türkiye'yi kimse yönetmeye kalkmasın. Türkiye artık eski Türkiye değil dostlar. Türkiye kendi işini yapacak kabiliyete gelmiş durumdadır. Savunma sanayinde yerli payını yüzde 24'ten 65'e çıkarmış. Türkiye bugün her şeyini yapacak güçtedir. İstediği her ihtiyacını görebilecek güce erişmiştir."

Başbakan Binali Yıldırım, anayasa değişikliğine ilişkin "Yeni sistemde artık milletvekilleri daha özgür, özgüvenleri yüksek, bölgelerinde bilinen, tanınan insanlar olacak. Ismarlama olmayacak. Baraj tabii ki konuşulacak. Seçim Kanunu da konuşulacak." dedi.

AK Parti İzmir İl Başkanlığının bir otelde düzenlediği yemekte işadamlarıyla bir araya gelen Yıldırım, Türkiye'nin bugün dünyanın en büyük havalimanını yaptığını ve havacılığın merkezi haline geldiğini söyledi.

Yıldırım, bunların kıskanıldığını belirterek, "Gezi olaylarında dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, aynı anda Brezilya'da, Venezuela'da, Meksika'da da olaylar oldu. Orada insanlar nasıl protesto ettiler hükümetlerini, 'Kardeşlerim paraları çarçur etmeyin, yol yapın, köprü yapın, havalimanı yapın, vatandaşa faydalı işler yapın'. Bizde neydi, 'Havalimanı yapmayın, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü, Avrasya Tüneli'ni, bölünmüş yolları yapmayın'. Olur, baş üstüne. İşte bunları yaşadı Türkiye." diye konuştu.

"MARİFET İLTİFATA TABİDİR"

Yıldırım, Türkiye'nin olaylar karşısında milletten aldığı güçle dik durduğunu ve gereken cevabı verdiğini ifade etti.

İzmir'in Türkiye'nin ilklerinin şehri olduğunu vurgulayan Yıldırım, böyle önemli bir şehrin bugünkü halinden mutlu olmadığını söyledi. Kentin bugün bundan daha iyi durumda olması gerektiğine işaret eden Yıldırım, "Bunu yapabilir miyiz, yaparız ama biraz el atın, biraz destek verin. Buna ihtiyaç var, marifet iltifata tabidir. Alıcısı olmayan mal zayidir. Biz marifetimizi göstermek istiyoruz ama iltifata da ihtiyacımız var. İltifatı da siz vereceksiniz. Bakın kaç senedir uğraşıyorum şu körfez geçişine, babamın işi mi, İzmir'in işi. Kaç sefer ÇED'i mahkemeye verdiler, kaç sefer engellediler. Ama nihayet inatla murat dedik, bitirdik. Her şeyi bitti, bu sene ihaleye çıkacağız. Eğer biz bu işlere takılıp havlu atsaydık bu kadar hizmeti yapamazdık. Mücadele şart. Ama bu mücadelede İzmir'i yanımda görmek istiyorum. Yoruldum, biraz destek." ifadelerini kullandı.

Anayasa değişikliğinin her safhasında emeği bulunduğunu anlatan Yıldırım, detayını bildiğini, çalıştığını, her sorunun cevabını verecek durumda olduğunu kaydetti.

Başbakan Yıldırım, 16 Nisan'daki halk oylamasında oylanacak değişikliğin bir kolektif çalışma ürünü olduğunu belirterek, MHP ile bir araya geldiklerini, 15 Temmuz'dan sonra Türkiye'nin bir beka sorunu olduğunu gördüklerini ve bu çalışmayı milletin önüne getirdiklerini söyledi. "Esasen bu çalışma 67 yıldır Türkiye'nin gündeminde ama şartlar şimdi oluştu." diyen Yıldırım, şöyle devam etti:

"Burada biz bir yönetim sistemi değişikliğine gidiyoruz. Sürekli güçlü iktidar çıkaran, istikrarı kalıcı hale getiren cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, işin adı bu. Bunda ne tek adamlık var, ne padişahlık var. Tek adam nerede olur? Milletin oyla, seçimle getirdiği yerde tek adam olmaz, partilerin seçime girdiği yerde tek adam olmaz. İki dönemden fazla görevde kalamıyorsan tek adam olmaz. Bunları doğru koymak lazım. Meclisin hem yasama hem denetleme yetkisi var. Seçilen cumhurbaşkanının, görevlendirilen bakanların Meclise hesap verme mecburiyeti var, mahkemelere, millete hesap verme mecburiyeti var. Böyle bir şey yok. Onun için söylenenlerin müthiş bir bilgi kirliliğine sebep olduğunu bilmenizi istiyorum. Anamuhalefet partisi genel başkanı, yarın bir araya geleceksiniz, onu da dinleyeceksiniz. Dinleyin kararınız verin."

"İZMİR OLMADAN TÜRKİYE RESMİ EKSİK OLUR"

Başbakan Yıldırım, İzmir'in bir hemşehrisi, milletvekili olmaktan, güzel şehre hizmet etmekten büyük bir mutluluk duyduğunu dile getirerek, daha fazla bir araya gelme, daha fazla İzmir'i konuşabilme isteğini aktardı. İzmir'in her şeyi hak ettiğini vurgulayan Yıldırım, "İzmir olmadan Türkiye resmi eksik olur. İzmir Türkiye'ye lazım. Türkiye'nin yeri, 34 İstanbul, 35 İzmir, yeri burasıdır. Hedefimiz bu olmalıdır. Bunu birlikte başarabiliriz. Bunun için bize bugüne kadar destek verdiniz, bu desteğinizin artarak devamını istiyorum. Çok şey istemiyorum. Bunları biz hizmet olarak misli misli yapacağız. Karşı çıkanlarda günün sonunda onlar da yaptığımız şeylerin ülkemize İzmirimize güzel işler olduğunu, güzel kararlar olduğunu görecekler. Belki zaman alacak. Ben ümitliyim. Hiç ümitsiz olmadım." diye konuştu.

"İZMİR DENİZE DÖKMEZ AMA SANDIĞA GÖMER"

Binali Yıldırım son günlerde İzmir üzerinden yapılan, İzmir'e hiç yakışmayan benzetmelerden çok üzüldüğünü ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Efendim bir tanesi çıkıyor, kendini bilmez bir adam 'Evet çıkarsa nasıl düşmanı İzmir'den denize döktük, onları da denize dökeceğiz'. Sen kimsin ya? İzmir'i nasıl böyle bir işle yan yana getirirsin, nasıl bu milleti denize dökersin? Bu millet pazar günü sana dersini verir. O zaman anlarsın. İzmir denize dökmez ama sandığa gömer, bunu söyleyenleri sandığa gömer. Benim bildiğim İzmir bunu yapar. Bir tanesi de çıkmış, İzmir milletvekili, yazık, en galiz küfürleri yapıyor. Böyle bir şey olur mu? İzmir'in güzel şeylerle anılması lazım, bu şehri temsil edenlerin bu şehrin itibarına, markasına zarar getirmeyecek sorumlulukta insanlar olması lazım. Temsil kabiliyetleri olması lazım. İnşallah yeni sistem bunu da sağlayacak. Çünkü yeni sistemde artık milletvekilleri daha özgür, özgüvenleri yüksek, bölgelerinde bilinen, tanınan insanlar olacak. Ismarlama olmayacak. Baraj tabii ki konuşulacak. Seçim Kanunu da konuşulacak. Çünkü sistem kendisi istikrarı, tek başına güçlü iktidarı esas alıyor. Bunlar olunca milletvekilinin asli görevi kanun yapmak, bölgesinin sorunlarının çözümüne daha fazla zaman ayırmak, yürütme ile yasamanın erki yetkilerinin kesin olarak ayrılması. Sistemin güzelliği budur."

"YENİ SİSTEMDE MİLLETVEKİLLERİ DAHA ÖZGÜR OLACAK"

Yıldırım, yeni sistemle kaybedilen zamanların telafi edileceğini belirterek, "Ülkemiz çok değil 10 yıl içerisinde iki elin parmaklarıyla gösterilen ülkeler arasına girecek. Bunun uzak bir hedef olmadığını lütfen düşünün. Türkiye bunu başarabilir. Bu sistem Türkiye'nin başını ağrıtan terör meselesini de kökünden çözecek. Bu yolda esasen çok ciddi ilerleme kaydettik. Bugün artık bölücü partinin adı bile okunmuyor. Doğu'da, Güneydoğu'daydım. Hakkari'de, Şırnak'ta, Bingöl'de, Muş'ta, her yerde, Ağrı'da, Iğdır'da insanlar bayrak elinde avazı çıktığı kadar bağırıyor, 'PKK kahrolsun', 'PKK kahrolsun'. İki yıl önce orada bayrak çıkaramazdınız. Sesinizi çıkaramazdınız. Gelen siyasetçi elini uzattığında elinizi vermezdiniz. Çünkü örgüt onları tehdit ediyordu. Bunlar bitti. İrade olmayan yerde idare olmaz dostlar. İrade vardır, devlet iş başındadır. Devlet her tarafa hakimdir. Olması gereken de budur. İnşallah yarınımız bugünden daha güzel olacak. Hiç endişeniz olmasın. Rahat olun. Siz rahat uykunuzu uyuyun, biz nöbetteyiz. Hiç merak etmeyin." şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber