Beklentiler arttı ama büyüme yerinde saydı

Mart ayı sanayi üretimi yüzde 2,8 arttı ama yılın ilk çeyreğinde sanayi üretim artışı yüzde 1,8'de kaldı. Perakende sektöründeki yüzde 3,3 daralma hesaba katıldığında 'güvendeki' artışın piyasaya yansımadığı ve büyümenin ilk çeyrekte yüzde 2,0 seviyelerinde kalacağı anlaşılıyor

Haber Giriş : 09 Mayıs 2017 08:40, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:00
Beklentiler arttı ama büyüme yerinde saydı

İBRAHİM KAHVECİ

Mart ayında sanayi üretim endeksi yüzde 2,8 artış gösterdi. Böylece yılın ilk çeyreğinde sanayi üretimi yüzde 1,8 artmış oldu. Sanayi üretimi ekonomik büyümenin öncü göstergesi olarak GSYH artışının hangi aralıklarda olabileceğini gösteriyor. Bu nedenle Mart ayı itibari ile yılın ilk çeyrek büyümenin yüzde 2,0 civarlarında olacağı anlaşılmış oldu. Son yıllarda sanayi üretimi artışı ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi şu şekilde verebiliriz:

2016: Sanayi üretimi yüzde 1,9 arttı,

GSYH ise yüzde 2,9 büyüdü.

2015: Sanayi üretimi yüzde 3,2 arttı,

GSYH ise yüzde 6,1 büyüdü.

2014: Sanayi üretimi yüzde 3,6 arttı,

GSYH ise yüzde 5,2 büyüdü.

2013: Sanayi üretimi yüzde 3,0 arttı,

GSYH ise yüzde 8,5 büyüdü.

Eski yıllarda ekonomik büyüme sanayi üretiminin genellikle gerisinde kalırdı. Türkiye daha çok üretir ama büyüme daha geride kalırdı. Mesela 2002 yılında sanayi üretimi yüzde 9,4 artarken, GSYH büyümesi de yüzde 6,4 olmuştu. Veya 2003 yılında da sanayi üretimi yüzde 8,7 artarken, GSYH büyümesi yüzde 5,6'da kalmıştı. 1998-2005 yıllarında Türkiye'de GSYH büyümesi tam yüzde 34,72 oranında gerçekleşmişti.

Aynı yıllarda ise sanayi üretim endeksi yüzde 38,93 artış göstermişti. Nerede ise ekonomik büyüme ile sanayi üretimi aynı oranda artış göstermiş oldu. Daha eski yıllarda ise sanayi üretimi GSYH'nın daha önünde gelişme gösterirdi. Mesela 1986-1996 arası 10 yılda Türkiye'de GSYH büyümesi (98 yılı sabit fiyatları ile) yüzde 53,5 oranında gerçekleşti. Aynı dönemde sanayi üretim endeksi ise tam yüzde 60,6 artarak GSYH büyümesinin sürükleyicisi oldu. Son yıllarda ise sanayi üretimi geride kalırken, GSYH büyümesi çok daha yüksek oluşabiliyor. Bu sonuçlar Türkiye ekonomisinin sanayiye bağımlı büyümesinin artık geride kaldığını gösteriyor. Bu nedenle 2017 yılının ilk çeyreğinde sadece yüzde 1,8 artan sanayi üretiminin ekonomik büyümede sınırları çok aşağıda tutmayacağını da göstermektedir. Ama her şartta GSYH'nın da yüzde 2,0 bandından çok uzakta olmayacağını da görebiliriz.

PERAKENDE DE DURUM İYİ DEĞİL

Ekonomik büyümenin yüzde 60'ından fazlasını belirleyen perakende sektöründe durum sanayi sektöründen daha olumsuz görülüyor. TÜİK'in son olarak Şubat ayın perakende satış hacmi endeksinin yayınladığını görüyoruz. Buna göre 2017 ilk 2 ayında perakende satış hacminde yüzde -3,3 bir daralma yaşandığı görülüyor. Oysa geçen yıl ilk iki ayda perakende satış hacmi yüzde 3,9 artış göstermişti. Buna karşılıkta sanayi üretimi iki ayda yüzde 6,1 artmıştı. Bu yıl ise ilk iki ayda sanayi üretimi sadece yüzde 1,2 artarken perakende endeksi yüzde -3,3 gerileme göstererek belki de GSYH artışının sanayi üretiminin gerisinde kalacağını göstermektedi.

SADECE GÜVEN ARTTI

Ocak ayında 85,9 seviyesinde seyreden ekonomi güven endeksi sonraki aylarda hızla arttı ve Nisan ayında 99,5 seviyesine ulaştı. Ekonomiye ilişkin güvenin ilk üç ayda 90,7 seviyesinde olduğu düşünüldüğünde bu oran geçen yılın ilk üç ayında 93,1 seviyesindeydi. Ekonomi güven endeksi geçen yılın sadece 2,4 puan (yüzde 2,6) altında olmasına karşılık geçen yılın ilk üç ayında sanayi üretimindeki artış yüzde 5,6 seviyesinde gerçekleşmişti. Bu yıl güven endeksi hızla toparlamasına rağmen aynı toparlanmanın sanayi üretimine yansımadığı görülüyor. Merkez Bankası'nın yayınladığı kapasite kullanım oranı 2016 ilk üç ayında 74,2 seviyesinden 76,5 seviyesine yükseliş yaşamıştı. Bu yılın ilk üç ayında ise kapasite kullanım oranı sadece 0,3 puan artarak 76,8'e ulaştı.

ÜRETEN CARİ FAZLA VERİR

Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Erdem, Türkiye'nin ekonomide yeni hikayesinin "üretim" olması gerektiğini belirterek, "Üreten bir ekonomi cari açık değil, cari fazla verir, istihdam yaratır. İstihdam ve cari fazla ile birlikte tasarruflar da artar. Böylece büyüme sürdürülebilir bir şekilde finanse edilebilir" dedi. Referandum sürecinin tamamlanması ile birlikte gündemin ekonomiye dönmesi olduğunu vurgulayan Erdem, şöyle devam etti: "Türkiye'deki iş ve yatırım ortamının, hukukun üstünlüğü ve serbest piyasa ekonomisi kuralları gözetilerek iyileştirilmeye devam etmesi ve yapısal reform beklentimizin gerekçesini oluşturmaktadır. "

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber