FETÖ'nün Marmara Üniversitesindeki yapılanmasına ilişkin dava

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Marmara Üniversitesindeki akademik yapılanmasına ilişkin soruşturma sonucunda, aralarında akademisyenlerin de bulunduğu 13'ü tutuklu 15 sanık hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın ikinci duruşması yapıldı.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 11 Mayıs 2017 14:23, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
FETÖ'nün Marmara Üniversitesindeki yapılanmasına ilişkin dava

İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ikinci duruşmaya, tutuklu sanıklar araştırma görevlileri Yavuz Selim Söylemez, Emir Şahin, İbrahim Çam, Abdullah Sayın, Ahmet Bostan, Ahmet Berk Kurtuluş ile Doç. Dr. Ali Delice, Doç. Dr. Aşkın Şeker, sağlık teknikeri Beyza Gürcü, Doç. Dr Hakan Kaptan, mühendis İbrahim Gür, okutman İbrahim Selçuk Ardıç ve Doç. Dr. Yusuf Kılınç ile tarafların avukatları katıldı. Duruşmada, tutuksuz sanıklar Abdullah Başer ve Gerçek Şahin Yücel de hazır bulundu.

Duruşmada, yoklama yapılmasının ardından mahkemeye gelen evraklar okundu. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan (BTK) bazı sanıklar yönünden, örgütün şifreli haberleşme programı "Bylock"un nasıl indirildiğine dair evrakın geldiği belirtildi.

Bu sanıklara, gelen evraka ilişkin beyanları soruldu. Sanıklar, evraktaki aleyhe olan hususları kabul etmeyerek, cep telefonunun ikinci el olduğunu, böyle bir programı kendilerinin indirmediğini ve internetten de bu tür programların indirilebildiğini savundu.

Duruşmada, sanıkların beyanları ve tahliye taleplerinin ardından, tutuklu sanıkların avukatları söz aldı. Avukatlar, müvekillerinin Bylock programını indirmediklerini, ayrıca bu programa ilişkin net bir olgunun bulunmadığı öne sürerek, bu programı kimin, ne zaman ve nasıl indirdiğini ilgili kurumlardan sorulmasını talep etti.

Söz alan sanık Yavuz Selim Söylemez'in avukatı, mahkeme başkanına hitaben, ''Davada, hukuka uygun davrandığına ilişkin çabaların için teşekkür ediyorum.'' dedi.

Mahkeme Başkanı Hulusi Pur da ''İşimiz, görevimizi yapıyoruz. Teşekkür ederiz.'' ifadesini kullandı.

Avukat da bunun üzerine, ''Bu çabalarını sanıkların tahliyesi yönünde de kullanmanı istiyoruz.'' diye konuştu. Buna karşılık Mahkeme Başkanı Pur'un, ''Pazarlık yok.'' demesi, duruşma salonunda gülüşmelere neden oldu.

Tutuklu sanık Doç. Dr. Yusuf Kılınç'ın avukatı da müvekkilinin hasta olduğu gerekçesiyle Adli Tıpa ve bir eğitim araştırma hastanesine gönderildiği aktararak, müvekkilinin muayenesinin iyi yapılmadığını öne sürdü.

Müvekkilinde kanser başlangıcının tespit edildiğini söyleyen avukat, bu nedenle FETÖ davalarında hastalık nedeniyle tahliye olanları örnek göstererek, sanığın tutuksuz yargılanmasını talep etti.

Bu beyanın ardından Mahkeme Başkanı Pur'un, avukata hitaben, ''Müvekkiliniz hemşehrim oluyor. Torpil mi yapalım yani...'' demesi salondakileri güldürdü.

Tutuksuz sanıklar da söz alarak vareste talebinde bulundu.

Taleplerin ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tahliye taleplerini reddederek, bazı sanıklar yönünden "Bylock"a ilişkin BTK'ya yazı yazılmasına karar verdi.

Adli Tıpa sevk edilen tutuklu sanıklarla ilgili raporun gelmesi ile daha önce diğer hususlara ilişkin istenen evrakların beklenilmesine, tutuksuz sanıkların vareste taleplerinin de reddine karar veren heyet, duruşmayı 11 Temmuz'a erteledi.

- İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Mehmet Şenay Baygın tarafından yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan FETÖ'nün Marmara Üniversitesindeki yapılanmasına yönelik iddianamede, Marmara Üniversitesi Rektörluğunce, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yurutulen çalışmalar neticesinde, örgütle bağı, iltisakı veya irtibatı mevcut ya da anılan örgute destek veya muzahereti olduğu şuphesi bulunan personellere ait liste tanzim edilerek Başsavcılığa gönderildiği ve sanıklar hakkında "FETÖ/PDY silahlı terör örgutune üye olmak" suçundan soruşturma başlatıldığı anımsatıldı.

''Yukseköğretim Kurumu örgutlenmesine paralel bir yapı olarak kendi örgutlenmelerini her universitede oluşturmuşlardır.'' tespiti yapılan iddianamede, örgütün, üniversitelerde; universite, fakulte, yuksekokul ve enstitu imamları olarak yapılandığı, bu bunyeler içerisindeki örgut uyelerinin bu imamlara bağlı örgutsel faaliyet yuruttükleri anlatıldı.

Üniversitelerde okuyan öğrencilerin, kendilerine tahsis edilen evler ve yurtlarda "öğrenci abileri" ve "öğrenci ablaları" tarafından örgutsel eğitim verilerek denetime tabi tutuldukları vurgulanan iddianamede, ''Işık evlerinden, dershanelerden yetiştirilen öğrenciler örgutun istediği bölumler için universiteye hazırlanmış, universite sınavlarında bu bölumlere girebilmeleri için her turlu sınav yolsuzluğu yapılmıştır. Üniversiteye giren bu öğrenciler örgutun universite imamları tarafından korunmuş ve örgut hiyerarşisi içerisinde ileride tayin edilecek görevler için özel olarak yetiştirilmiştir.'' denildi.

Örgutun hakimiyetinin etkin olduğu taşra universitelerinde akademik kadrolara yerleştirilen örgut uyelerinin daha sonra buyuk universitelere geçişinin sağlandığı, böylece butun kamu universiteleri adeta örgutçe kuşatıldığı anlatılan iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

''Üniversite rektörluk seçimlerinde örgut her universitede ya örgut uyesi rektör adayını ya da örgute yakın olan rektör adayını desteklemiş, seçimlerde her turlu yöntemi kullanarak kazanmayı amaçlamıştır. Örgut için universite yönetimi çok önemlidir. Üniversitenin akademik kadrosunun yanında idari kadrolarını da elinde tutmak istemiştir. Üniversiteler yuksek butçeli kurumlar olup, bu butçelerin örgut mensuplarınca örgutun amaçları doğrultusunda kullanılması hedeflenmiştir. Üniversitelerde mal ve hizmet alımlarında yapılan ihalelerle örgut uyesi kişilerin ihalelerin kazanması sağlanmıştır. Üniversiteler bir eğitim, araştırma ve bilim yuvası olarak değil, örgute yetişmiş elaman kazandıran hucre evi, ekonomik girdi sağlayan ticarethane, ulke siyasetinde rol alan, yönetime baskı kuran, siyasi partiler gibi kullanılmıştır. Bu nedenledir ki universitelerdeki örgut uyeleri yasalar çerçevesinde eğitim ve öğretim hizmeti vermekten öte örgut talimatlarını yerine getiren örgutun amaçlarına hizmet eden birer militan gibi hareket etmişlerdir."

- Bylock kullanan sanıklar meslekten ihraç edildi

Sanıkların eylemlerinin tek tek sıralandığı iddianamede, sanıklar hakkındaki "ByLock, Bank Asya hesap hareketleri ve Dijitürk'ten ayrılma (örgüt talimatı üzerine)'' ve sosyal medya paylaşımları ile elde edilen diğer delillere yer verildi.

İddianamede, tutuklu sanıklar araştırma görevlileri Yavuz Selim Söylemez, Emir Şahin, İbrahim Çam, Abdullah Sayın, Ahmet Bostan, Ahmet Berk Kurtuluş, Doç. Dr. Ali Delice, Doç. Dr. Aşkın Şeker, Beyza Gürcü, Yrd. Doç. Dr. Gerçek Şahin Yücel, Doç. Dr Hakan Kaptan, İbrahim Gür, okutman İbrahim Selçuk Ardıç ve Doç. Dr Yusuf Kılınç'ın örgütün haberleşme programı olan ByLock kullanıcısı olduğu belirtildi.

Sanıkların Kanun Hükmünde Kararname ile meslekten ihraç edildiği vurgulanan iddianamede, ByLock isimli programı kullanmaları, örgutun çağrısı uzerine Bank Asya'da ya yeni hesap açıp ya da açılmış hesaplara para yatırmaları, Digiturk platformundan çıkmaları ile tum deliller ışığında sanıkların "FETÖ/PDY silahlı terör örgutu uyesi" olduğuna ilişkin yeterli şuphenin ve delilin bulunduğu belirtilerek, sanıkların "silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber