'Darbenin ve darbecilerin defterini Türk halkı dürmüştür'

Bozdağ: "15 Temmuz, Türkiye'de bundan sonra darbe teşebbüsü yapmanın imkansızlaştığının dosta düşmana ilan edildiği tarih olmuştur. Artık birkaç devlet kurumu ele geçirerek, birkaç yöneticiyi derdest ederek ülkede yönetime el koyma dönemi kapanmıştır. Türk halkının, 80 milyonun tamamını tek tek ele geçirmeden Türkiye'de bir darbe teşebbüsünün başarılı olma ihtimali yoktur. Darbenin ve darbecilerin defterini Türk halkı dürmüştür.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 12 Temmuz 2017 14:11, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Darbenin ve darbecilerin defterini Türk halkı dürmüştür'

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Eğer 15 Temmuz askeri darbe teşebbüsünü önlemek konusunda Türk halkının gösterdiği bu fedakarlığı başka ülke halkları göstermiş olsalardı Birleşmiş Milletler, batı ülkeleri, uluslarası örgütler, bu halkı devlet nişanları veya başka şeylerle ödüllendirme konusunda yarışa girerlerdi ama Türk halkını bu noktada maalesef takdir etme gibi bir nezaket cümlesi dahi kurulmadı." dedi.

Bozdağ, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün davetlisi olarak 15 Temmuz anma etkinlikleri kapsamında gelen yerli ve yabancı basın mensuplarıyla genel müdürlükte bir araya geldi.

Darbe girişiminin Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kurucusu ve yöneticisi Fetullah Gülen'in bizzat onayıyla gerçekleştirildiğini aktaran Bakan Bozdağ, darbe girişimine engel olmaya çalışan 249 kişinin şehit, 2 bin 200 civarındaki kişinin gazi olduğunu bildirdi.

Darbe girişimi sırasında arasında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Meclisin de bulunduğu birçok yerin bombalandığını, darbeci teröristlerce vatandaşların üzerine tankların sürüldüğünü, kurşun sıkıldığını hatırlatan Bozdağ, "TBMM kurulduğu tarihten bugüne kadar ilk defa darbeci teröristler tarafından bombalandı" diye konuştu.

Bozdağ, Meclise yapılan saldırı sırasında Genel Kurulda bulunduğunu, konuşması sırasında savaş uçağının bomba attığını hatırlatarak, "Meclisimiz, Kurtuluş Savaşı yıllarında, savaşı yöneterek 'Gazi Meclis' unvanını aldığı gibi aradan geçen yaklaşık 100 yıl sonra ise bu sefer milli iradeye, demokrasiye, insan haklarına, hukuk devletine ve anayasal düzenine ölümüne sahip çıkmak konusunda ortaya koyduğu iradeyle yeni bir gazilik ünvanını hak etmiştir. Bu Meclis çifte gazilik ünvanı almış bir meclis olmuştur." ifadesini kullandı.

FETÖ'nün darbe girişiminin başarısızlığa uğratılmasına sağlayan olaylara değinen Bozdağ, bunların başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı meydanlara davetinin yer aldığını belirtti. Erdoğan'ın çağrısının darbe girişiminin akıbetini değiştirdiğine dikkati çeken Bozdağ, şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanı, Marmaris'te bulunduğu yerden halkın arasına ölümü göze alarak uçmuştur. Hani bugünlerde Türkiye ve dünyada Sayın Cumhurbaşkanı'mızı itibarsızlaştırmak için pek çok iftira yapanlar var, 'otoriter, diktatör' gibi pek çok iftiralardan hareketle onu itibarsızlaştırmak, dünya halklarının da gözünden düşürmek isteyen ulusal ve uluslararası işbirliği içinde çok büyük bir kampanya yürüyor. Buradan sormak isterim, dünyada Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı'mız Sayın Tayyip Erdoğan'ın dışında demokrasiye, insan haklarına, cumhuriyete, milli iradeye, seçilmişlere, milletin emanetine sahip çıkmak için darbecilere meydan okumuş ikinci bir lider var mı? Yok. Ölüme uçmuş, çünkü hava sahası da darbecilerin kontrolünde. Cumhurbaşkanı ailesiyle pek çok riski alarak İstanbul'a halkının arasına geliyor ve darbeye karşı mücadele eden halkıyla beraber darbecilere karşı mücadeleye katılıyor. Demokrasiyi, insan haklarını, seçilmişleri yok etmek, zorla ve şiddetle iktidarı ele geçirmek isteyen bu demokrasi, insan hakları düşmanlarına karşı demokrasiye karşı çıkıp da dünya tarafından yalnız bırakılan Tayyip Erdoğan dışında da ikinci bir lider yoktur."

- ABD ve AB ülkelerinin tutumu

Bozdağ, darbe girişi sırasında AB ve ABD'deki yöneticilerin sonuca göre pozisyon belirlemek için uzun süre açıklama yapmadığını anımsatarak, net açıklamaların darbeci teröristlerin başarısız olduğu anlaşıldıktan sonra geldiğini vurguladı.

Bu durumdan duydukları üzüntüyü aktaran Bakan Bozdağ, "İstedik ki böylesi bir durumda insan hakları, demokrasi ve cumhuriyete sahip çıkan tüm ülkeler Türkiye'nin seçilmiş iktidarının yanında olsunlar. O gün ABD açıklama yapıyor, 'Biz Türkiye'de istikrardan yanayız.' Darbe oluyor darbe." dedi.

Darbe girişi sırasında Türk halkının ve devletinin yalnız bırakıldığına işaret eden Bozdağ, halkın darbe girişi sırasında her türlü siyasi görüşü bir tarafa bırakıp cumhuriyet, demokrasi, insan hakları, anayasal düzen, millet ve devlet için ölümü göze alarak darbeci askerlerin karşısına dikildiğini, tankların üzerine çıktığını belirtti. Milletin "demokrasi, cumhuriyet" diyerek tek vücut olduğunu belirten Bozdağ, şu görüşlere yer verdi:

"Kurtuluş Savaşı yıllarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün arkasında yek vücut olan Türk milleti, o zaman nasıl yeni, bağımsız Türkiye'yi kurmayı başarmışlarsa aradan geçen yaklaşık 100 yıl sonra bu kez Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın arkasında bir olarak demokrasiyi, cumhuriyeti korumuşlar ve ona yapılan saldırıyı ortadan kaldırmışlardır. Bu, büyük bir başarıdır. Çok net söylüyorum, bugün dünyada demokrasiye Türk halkının sahip çıktığı gibi ölümüne sahip çıkmış ikinci bir halk var mı, elinizi vicdanınıza koyun cevabı siz verin. Eğer 15 Temmuz askeri darbe teşebbüsünü önlemek konusunda Türk halkının gösterdiği bu fedakarlığı başka ülke halkları göstermiş olsalardı Birleşmiş Milletler, batı ülkeleri, uluslarası örgütler, bu halkı devlet nişanları veya başka şeylerle ödüllendirme konusunda yarışa girerlerdi ama Türk halkını bu noktada maalesef takdir etme gibi bir nezaket cümlesi dahi kurulmadı. Çok üzgünüz. Demokrasiyle yönetilen yerlerde ne yapıldı? Hemen darbenin arkasından bu kadar insanı şehit eden darbeciler için üzüntülerini beyan ettiler, onlara nasıl muamele yapılıyor onun telaşına düştüler. Ölen, yaralanan o kadar insanı, suikastten kıl payı kurtulan Cumhurbaşkanı'nı, devrilmek istenen hükümeti soran olmadı."

- "Darbenin ve darbecilerin defterini Türk halkı dürmüştür"

Bakan Bozdağ, 15 Temmuz'un Türkiye'de cumhuriyet, demokrasi, insan hakları gibi konuların tartışma konusu olmaktan çıkarak 80 milyonun ölümüne savunduğu ortak değerler olduğunu ortaya koyduğunu bildirdi

Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:

"15 Temmuz, Türkiye'de bundan sonra darbe teşebbüsü yapmanın imkansızlaştığının dosta düşmana ilan edildiği tarih olmuştur. Artık birkaç devlet kurumu ele geçirerek, birkaç yöneticiyi derdest ederek ülkede yönetime el koyma dönemi kapanmıştır. Türk halkının, 80 milyonun tamamını tek tek ele geçirmeden Türkiye'de bir darbe teşebbüsünün başarılı olma ihtimali yoktur. Darbenin ve darbecilerin defterini Türk halkı dürmüştür. Bundan sonraki süreçte Türkiye'de asker içinde veya dışında veya başka yerde darbe yoluyla yönetim, iktidar değişikliği düşünenler hiç kendilerini yormasınlar. Çünkü 15 Temmuz bu anlamda bütün düşünceler için 'the end' anlamını taşır, artık bitti, son. Bundan sonra olabilmesi mümkün değildir."

Darbe girişiminin etkisiz hale getirilmesinde önemli rol oynayan, milletin iradesine sahip çıkan medya ile söz konusu süreçteki duruşundan dolayı yargıya teşekkür eden Bozdağ, "Bugüne kadar darbe teşebbüsleri ve muhtıralar sırasında Türk yargısı daha darbenin ayak seslerinin duyulduğu ilk saatlerde darbecilere biat etmiş, darbeden yana tavır koymuştur. Darbeden sonra da darbecilerin dedikleri istikamette hareket etmiştir ama ilk defa Türk yargısı 15 Temmuz 2016'da FETÖ'nün TSK içindeki teröristleri ve onlara katılan diğer unsurlarca gerçekleştirmek istediği darbe teşebbüsü karşısında hukuk ve adalet kılıcını kuşanmış ve darbecilere hukuk yoluyla en büyük darbeyi indirmiştir" ifadesini kullandı.

- "Türkiye'ye dönük kirli algı operasyonları"

Asker ve polisin içindeki vatan sevelerin de darbecilere karşı büyük mücadele verdiğini bildiren Bozdağ, darbe teşebbüsünün ardından Türkiye'ye yönelik "işkence ve kötü muamele" iddialarının yöneltildiğini hatırlattı.

"Çok net söylüyorum, darbe teşebbüsünden sonra gözaltında olan veya tutuklanan herhangi bir darbe teşebbüsünde bulunan kişilere dönük kötü muamele ve işkence yapılması söz konusu değildir" diyen Bozdağ, darbe teşebbüsünde bulunanların halkla karşı karşıya gelmeleri ve teslim alınmaları sırasında meydana gelen karşılıklı bir takım olayların bulunduğunu söyledi. Gözaltı ve tutuklamadan sonra devletin herhangi bir görevlisinin kötü muamele yapmasının söz konusu olmadığını vurgulayan Bozdağ, usul gereği gözaltına alınanlara öncesi ve sonrasındaki aşamalarda sağlık raporu alındığı, fotoğraflarının çekildiğine değindi.

Bozdağ, Türkiye'nin işkence ve kötü muamele suçlarında zaman aşımını kaldırıldığına belirterek, bu suçu işleyenlerin ceza almasının önünün açıldığını, bu düzenlemenin ise AK Parti iktidarları döneminde hayata geçirildiğini bildirdi.

"Cezaevlerinde kötü muamele ve işkence" iddialarını iftira olarak nitelendiren Bozdağ, "Türkiye olarak uluslararası sözleşmeler gereği cezaevlerimizi ziyarete gelmek isteyen herkese kapıyı açtık, 'Buyurun gelin ziyaret edin' dedik. Geldiler, ziyaret ettiler, somut örnekler gösteremediler." dedi.

Adalet Bakanı Bozdağ, bu tür iftiraların Türkiye'yi yıpratmak için özel olarak işlendiğini belirterek, "Bunlar Türkiye'ye dönük kirli algı operasyonları kapsamında yapılan planlı iftira projeleridir. Biz uluslararası örgütlerin her türlü denetimine de açığız, her şeye açığız" ifadesini kullandı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Çok net söylüyorum eğer ABD ve Avrupa ülkeleri ve başka ülkeler bu örgüte karşı bugün dost Türkiye'nin haklı uyarılarını dikkate almazlarsa 20 sene sonra göreceksiniz, Türkiye'nin bugün yaptıklarından daha ağırını yapmak zorunda kalacaklar ve 'Türkleri niye dinlemedik' diye hayıflanacaklardır." dedi.

Bakan Bozdağ, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün davetlisi olarak 15 Temmuz anma etkinlikleri kapsamında, yerli ve yabancı basın mensuplarıyla genel müdürlükte bir araya geldi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsünün ardından Avrupa'daki bazı insan hakları savunucuları, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi kurumları, Birleşmiş Milletler ve bazı ülke yöneticilerinin hep bir ağızdan, "Hukuk devleti kurallarına riayet edilmesini istiyoruz." açıklaması yaptığını anımsatan Bakan Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti:

"Zaten Türkiye'de hukuk devleti var, hukuk devletinin kuralları uygulanıyor. Farklı bir usul uygulanmıyor. Şu anda bizim usul kurallarımız neyse yargılamada aynı usul kurallarını uyguluyoruz. Darbecilere ayrı, diğer vatandaşlara ayrı kural uygulanmıyor."

Yargılamaların şeffaf yapıldığını ve dosyaların herkese açık olduğunu belirten Bozdağ, darbecilerin yargılama süreçlerinin her aşamasının olası iftira ve iddialara karşı sesli ve görüntülü olarak kayda alındığını ifade etti.

Türkiye'deki tüm yargılamaların hukuk devletinin gereklerine uygun yürütüldüğünü vurgulayan Bakan Bozdağ, alınan kararların iç hukukta olduğu gibi AİHM'in de denetimine açık olduğunu bildirdi.

FETÖ'nün yargılamalar sırasında darbecilere ve örgüt üyelerine birtakım talimatlar verdiğini anlatan Bozdağ, "Terör örgütü talimatlarının birincisi 'Her şeyi reddedeceksiniz'. Her şeyi reddediyor." dedi.

Darbe girişimine katılarak Meclis'i bombalayan pilotun kule konuşmalarına ve parmak izlerine, resmi kayıtlara rağmen bunu reddettiğini belirten Bakan Bozdağ, "Tankı kullanıyor, tank insanları çiğnemiş orada insanlar ölmüş, tankın içinden çıkarılmış, suçüstü yakalanmış... Adam onu inkar ediyor." diye konuştu.

Bozdağ, 15 Temmuz gecesi darbe girişimine engel olmaya çalışan bir vatandaşı Genelkurmay Karargahı'nda şehit eden darbecinin de görüntülere rağmen bunu inkar ettiğine işaret ederek, "Her şeyi reddediyorlar. Niye? ABD'de, Avrupa'da bunlara inanmaya gözü, kulağı kapalı hazır çevreler var. Reddettiğinde hemen götürüyorlar, inanıyorlar. Ya bir dosyaya bakın... Ne var bu adamla ilgili, suçüstü..." ifadesini kullandı.

FETÖ'nün yargılamalar sırasında darbecilerden, örgüt üyelerinden bilgi ve belgelere karşı kendilerine göre cevaplar vermelerini, "işkence ve kötü muamele" iddialarını kayda geçirtmelerini istediğini kaydeden Bozdağ şunları söyledi:

"Bilaistisna hepsi şimdi bunu tutanaklara geçiriyorlar. 'Savcılıkta, sulh ceza hakimliği ve kollukta verdiği ifadeleri reddetsin' diyorlar. Şimdi oradaki ifadelerin hepsini reddediyorlar. Niçin? AİHM ve uluslararası çevrelere dosya hazırlıyorlar ve onlara şey oluşturmak için. Bu darbe 80 milyonun şahitliği altında yapılmaya kalkışılan ve 80 milyonun yakalanmasıyla suçüstü yakalanan bir darbedir."

- "Kirli bir algı operasyonuyla karşı karşıyayız"

"Darbe teşebbüsünün başarısız olmasının hemen akabinde örgüt lideri, uluslararası alanda bunun 'kontrollü bir darbe olduğu' iftirasını yaymaya başladı." diyen Bozdağ, terör örgütünün bu iftirayı yaymak için çok ciddi paralar harcadığını bildirdi.

Bu kapsamda FETÖ'nün düşünce kuruluşlarına raporlar hazırlattığını, gazete ve televizyonlara haberler hazırlattığını, senatörlere, vekillere ve uluslararası örgütlerin temsilcilerine para aktardıklarını ifade eden Bozdağ, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Yazacaklarını da ellerine veriyorlar. Sonra da bu çıkan yazıları, haberleri, raporları gazetelere, televizyonlara, meclislere, yöneticilere, uluslararası örgütlere, düşünce kuruluşlarına, üniversitelere, kanaat oluşturan yerlere gönderiyorlar, 'Bakın siz Türklere, Türkiye devletine inanmayın' diye. Yani Türkiye olarak planlı, programlı kirli bir algı operasyonuyla karşı karşıyayız."

Bakan Bozdağ, yalanların iftiraların daha fazla kabul gördüğünü belirterek, "Ben Meclis'te bomba yemiş birisiyim. Başıma bomba atıldı konuşurken. Ben bunu anlatamıyorum ama bombayı atan alçaklar 'Bu bombayı biz atmadık' diye anlatabiliyor ve inandırabiliyor." dedi.

Herkese Türkiye'ye karşı adil ve objektif olunması çağrısında bulunan Bozdağ, şu görüşlerini aktardı:

"Biz, 'Bizden yana taraf olun' demiyoruz, Türkiye'ye karşı adil, objektif, Türkiye'de olup bitenlere karşı işin gerçeği neyse onun üzerine konuşalım. Algı operasyonları üzerinden konuşursak gerçeklerin yerine iftiraları ikame etmemiz gerekiyor. Şu anda FETÖ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütleri, bazı ülkelerin istihbarat örgütleri ve Türkiye düşmanı bazı çevreler elbirliğiyle Türkiye'nin gerçekleri yerine uydurdukları iftiraları yayıyorlar ve biz bu iftiralarla mücadele etmek zorunda kalıyoruz. İftiraların gerçek kabul edildiği yerde bizim işimiz oldukça zorlaşıyor. Şu anda Türkiye bu zorlukları yaşıyor. Onun için de biz herkese 'Bize karşı objektif, adil olun. Ne yazarsanız yazın, başımızın üzerinde yeri vardır, biz onun gereğini yaparız' diyoruz. Ama FETÖ'nün veya terör örgütü PKK'nın görüşünü Avrupa Parlamentosundan tavsiye kararına dönüştürürseniz bizim yanımızda onun zerre kıymeti olmaz."

Raportörlerin tavrına dikkati çeken Bozdağ, "Türkiye'ye atanan raportörler Türkiye düşmanlığında PKK terör örgütünden daha ileri gidiyorlar. Bana karşı objektif değiller. Hazırladıkları raporlarla Avrupa Parlamentosunu, Avrupa Konseyini, Venedik Komisyonunu aldatıyorlar. Çok net söylüyorum, aldatıyorlar, gerçek olmayan şeyleri gerçekmiş gibi yazıyorlar." ifadesini kullandı.

- "Çok net söylüyorum ..."

Darbecilerin iadesi konusunda da Türkiye'nin sıkıntı yaşadığını aktaran Bakan Bozdağ, şöyle konuştu:

"Almanya'da darbeye kim karışmışsa el üzerinde tutuluyor mülteci hakkı veriliyor. ABD'de darbenin planlayıcısı, bir numaralı faili ve yöneticisi Pensilvanya'da oturuyor, Türkiye'nin bütün taleplerine yönelik Amerikan yönetimi bugüne kadar dinledi. 'Bakıyoruz, ediyoruz' ama bugüne kadar tek bir adım atmamıştır. Yunanistan, önce oraya kaçıyor sonra başka yere kaçıyor, hiçbirini iade etmemiştir. Başka ülkeler de aynı yolu tercih etmiştir. Bazı ülkeler sağ olsunlar darbecileri Türkiye'ye iade etmek konusunda gereğini yaptılar ama diğerleri iade etmediler. Çok net ifade etmek isterim ki ABD ve Avrupa halkları için Usame Bin Ladin ne anlam ifade ediyorsa, Türkiye ve Türk halkı için de Fetullah Gülen aynı anlamı ifade etmektedir. Bunun himayesi, Usame Bin Ladin'in himayesi Avrupa ve ABD halkları nezdinde nasıl insanları rahatsız ediyorsa terörist başı Gülen ve onun arkadaşlarının himayesi de Türkiye ve Türk halkı nezdinde aynı rahatsızlığı yaratmaktadır."

FETÖ elebaşı Gülen'in terör örgütünü, herhangi bir kısıtlama olmaksızın Pensilvanya'dan yönetmeye devam ettiğini vurgulayan Bozdağ, "Bu tabii Türkiye'deki Amerikan karşıtlığını da artırıyor, Türkiye-ABD ilişkilerini de olumsuz etkiliyor. Onun için herkesi bir empati yapmaya davet ediyorum." dedi.

Bozdağ, FETÖ'nün Türkiye'nin yanı sıra faaliyette bulunduğu diğer ülkeler için de ulusal güvenlik tehdidi olduğunu belirterek, "Çok net söylüyorum eğer ABD ve Avrupa ülkeleri ve başka ülkeler bu örgüte karşı bugün dost Türkiye'nin haklı uyarılarını dikkate almazlarsa 20 sene sonra göreceksiniz, Türkiye'nin bugün yaptıklarından daha ağırını yapmak zorunda kalacaklar ve 'Türkleri niye dinlemedik' diye hayıflanacaklardır." değerlendirmesinde bulundu.

- Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Akarca

Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Mehmet Akarca ise FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Türk medyasının önemli bir sınav verdiğini belirtti.

Darbe girişiminin engellenmesi sürecinde yaşananlardan örnekler veren Akarca, "Bizleri temsil eden TBMM'nin gösterdiği büyük kahramanlık, Sayın Bakanımızın kürsüdeki o konuşması tarihimize altın harflerle yazılmış bulunuyor. Çok ilerideki nesiller bile bunları okuyacaklar ve yüce Türk milletinin neler yaptığını çok iyi fark edecekler." diye konuştu.

İstiklal Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu sırasında ödenen bedelleri anımsatan Akarca, şöyle konuştu:

"Fakat demokrasi kurulduktan sonra bir türlü demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla yürürlüğe giremedi, işlerliğe kavuşamadı, vesayet rejimi halinde süregeldi. Her on yılda bir darbelerle karşılaştık, askeri rejimlerle yönetildik, insan hakları askıya alındı bir türlü demokrasinin o lezzetini tadamadık. Bundan dolayı da gerek batıda gerek bizde 'Biz demokrasinin bedelini ödemedik' şeklinde bir takım sözler dolaşmaya başladı. 1960 darbesi, 1971 muhtırasında, 1980 darbesinde daha sonraki muhtıralarda, 28 Şubat sürecinde Türk halkı elbette bedeller ödedi ama bunlardan en büyüğünü ve son olanını 15 Temmuz'da ödedi. Biz artık demokrasinin bedelini ödediğimizi düşünüyoruz. Biz demokrasinin bedelini geçen 15 Temmuz'da ödedik ve demokrasiyi artık hak ettik. Artık tüm kurum ve kurallarıyla ileri demokrasinin Türkiye'de geçerli olduğunu görmek hepimiz için çok sevinç verici."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber