Bakan Soylu'dan bedelli askerlik açıklaması

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: (Bedelli askerlik çıkacak mı?) Terörle mücadele ediyoruz, bu kararı vermek kolay değil. Seçim sonrası oturulur konuşulur. İhtiyaçlar gerektiriyorsa, değerlendirilebilir.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 06 Haziran 2018 19:27, Son Güncelleme : 06 Haziran 2018 22:19
Bakan Soylu'dan bedelli askerlik açıklaması

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "(Kandil'e yönelik operasyon) Bilinmesi lazım ki ilk hat iyi örülmüştür, 25-26 kilometrede o hat iyi örülmüştür. Bundan sonra da zannediyorum yapılacak çalışmalarla bu artık bizim için zamanlama meselesidir. Bu bizim için zor bir mesele değildir, tamamen bir zamanlama meselesidir. Bir siyasal ve sosyolojik etkisi de vardır Kandil'in. Kandil orada durduğu müddetçe Diyarbakır özgür değildir." dedi.

Bakan Soylu, NTV'de katıldığı programda, Kandil'e yönelik operasyonun ortaya konulacak zamanlamayla belirleneceğini belirtti.

Kandil'e yönelik olası operasyonu "büyük operasyon" olarak yorumlayan Soylu, "Bunlar büyük operasyonlardır. Seçimle, seçim öncesiyle ve seçim sonrasıyla alakalı değildir. Örneğin; Zeytin Dalı Operasyonu da büyük bir operasyondur. Kandil Operasyonu da büyük bir operasyondur. Kandil Operasyonu uzun zamandan beri Türkiye'nin zihninde ve hazırlığında vardır." ifadesini kullandı.

Terörün kaynağında kurutulması gerektiğini dile getiren Soylu, "Bir öncelik yapıldı. Neye göre yapıldı? Afrin'e göre yapıldı. Çünkü Afrin'e ciddi bir yığınak yapıyorlardı. Bu yığınaklardan itibaren bizim hedefimiz Afrin'e yöneldi. Çünkü çok uzun zamandan beri Cumhurbaşkanımızın da, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de ortak kararı var; terör kaynağında kurutulmalıdır. Eğer terör kaynağında kurutulmazsa siz sürekli defansif oynamak zorundasınız. Burada da bugüne kadar ortaya koyduğumuz politikalar çerçevesinde hep kayıp veren taraf olduk ve hep kayıp verdikten sonra operasyon yaptık. Dikkat ederseniz 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'yle ilgili içimizde bulunan insanlar temizlendikten, aslında sayımız da azaldıktan sonra çok daha etkin bir mücadele yapmaya başladık. Bir taraftan teknolojik kabiliyetimizi yükselttik, öte taraftan da sürekli personel takviyesi yaptık, gerek Türk Silahlı Kuvvetleri, gerek jandarma, gerek Polis Özel Hareket, önemli ölçüde personel takviyesi yaptık, uzmanlaşma gerçekleştirdik." diye konuştu.

- "İçeride 2017'de 2 bin 500 teröristi etkisiz hale getirdik"

"Aynı zamanda da iç hattımızı iyi koruduk." ifadesini kullanan Soylu, şöyle devam etti:

"İç hat neresi? İçişleri Bakanlığı İç Harekatları çerçevesinde bunu söyleyebilirim. Terör tarihinde teröristlerin kullandığı barınakları ve sığınakları tespit ettik. İnsansız hava araçlarımızla sürekli oraları gözetim ve denetim altında tuttuk. İstihbaratımızı iyi tuttuk ve içeride 2017'de 2 bin 500 teröristi etkisiz hale getirdik. Bu çok büyük bir rakamdır. Bunların hepsi bizim yaptığımız operasyonlarla gerçekleşen, onların bize saldırısıyla, onların kayıplarıyla gerçekleşen değil, bizim yaptığımız operasyonlarla gerçekleşen... Binlerce sığınak ve barınak ortadan kaldırıldı. Bütün bunlar aslında içeride ilk önce güvenliği sağlayabilmek ve ardından da terörün çıktığı yer, birinci neresiydi; DEAŞ tehdidiydi. Neresiydi? Celabrus, Azez, Mare. Oraya 2 bin kilometre girdik. Özellikle oraya girmemizin iki önemli avantajı oldu. Birincisi şuydu; Celabrus, Azez, Mare'den Türkiye'ye saldırabilecek DEAŞ unsurlarını oradan püskürttük ve orayı güvenlikli bir alan haline getirdik. Türkiye'den de 170 bin Suriyeli, ramazan ayının başından itibaren de 89 bin Suriyeliyi oraya göndermiş olduk. Bu sayının çok daha artacağını düşünüyorum."

- "Kandil bize eskisi kadar uzak bir hedef değil"

Hakkari ve Şırnak sınırının kolay yönetilebilecek sınırlar olmadığını, zor coğrafyada terörle mücadele edildiğini vurgulayan Soylu, "Oralara çok gittim, oraları çok gördüm. Oralarda terörle mücadele kolay bir iş değildir. Yapılması gereken ya sınırınızı içeri çekeceksiniz ki biz orada güvenlik yolları yapıyoruz, birçok yol açıyoruz, ya içeri çekeceksiniz daha güvenli hale getireceksiniz, ya da biraz daha ileride 20-25 kilometre ilerde düze ineceksiniz ve orada savunma hattınızı kuracaksınız. Şimdi hem o 25-26-27 kilometrede bir hat kuruyoruz ama öte yandan da şu bir gerçek, Kandil bize eskisi kadar uzak bir hedef değil. Türkiye'nin bu konuda teknolojik kabiliyeti, kapasitesi, insan kaynağı, insansız hava aracı, keşfi, gözetlemesi, istihbaratı çok üst düzeyde. Türkiye bunun hazırlığını çok uzun zamandan beri yapıyor." değerlendirmesinde bulundu.

- "Kandil orada durduğu müddetçe Diyarbakır özgür değildir"

İçişleri Bakanı Soylu, güvenli bölgede oluşturulan ilk hattın iyi örüldüğünü belirterek, şunları söyledi:

"25-26 kilometrede o hat iyi örülmüştür. Bundan sonra da zannediyorum yapılacak çalışmalarla bu artık bizim için zamanlama meselesidir. Bu bizim için zor bir mesele değildir, tamamen bir zamanlama meselesidir. Bir siyasal ve sosyolojik etkisi de vardır Kandil'in. Kandil orada durduğu müddetçe Diyarbakır özgür değildir. Simgesel anlamının ötesinde baskı anlamı var. Terör örgütü mensubu eli silahlı şekilde Diyarbakır'da birisini tehdit edemiyor artık ama şöyle olabiliyor; telefon ya da x bir haberleşme cihazıyla herhangi birisine Diyarbakır'da bulunan sözde milisleri şöyledir böyledir diyebiliyor. O kentte yaşadığınızı düşünün. O kentte yaşarken böyle bir baskıyla karşı karşıyaysanız veya en azından böyle bir haber gelebileceğini düşünebiliyorsanız özgür hareket etme kabiliyetiniz ortada yoktur. Türkiye için, ülkemiz için Kandil'in alınması vazgeçilmezdir. Bu kadar açık ve nettir. Bunun da zamanı gelecek ve çok rahat şekilde gerçekleştirilecektir. Hiç kimsenin endişesi olmasın."

Kandil'e yönelik olası operasyonun seçimle ilişkilendirilmesini doğru bulmadığını vurgulayan Soylu, "Seçimle ilişkilendirilmesini tamamen manipülatif olarak görüyorum, alakası da yok. Seçimden önce de sonra da olabilir. Bu bizim zamanlamamıza aittir. Onun için bu konuda herhangi bir değerlendirme yapmak ve bunu siyasal bir konu haline getirmeyi de son derece Türkiye'nin güvenliği açısından da sakıncalı buluyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Süleyman Soylu, şunları kaydetti:

"Biz Kandil'e baskı oluşturduğumuzda oradan Sincar'a kaçıyorlar hemen. Özellikle bu PKK'nın sözde büyükleri hemen kendilerine yeni bir koruma alanı almaya çalışıyorlar ve oraya gitmeye çalışıyorlar. Bilesiniz ki bizim için Kandil, Sincar, terörün bulunduğu neresi varsa biz buraya hayat vermemekle sorumluyuz. Eski Türkiye değiliz artık. Kandil'e uzaktan bakan bir Türkiye değiliz. Böyle bir Türkiye çok eski tarihlerde kaldı. İstediğimiz zaman, istediğimiz güçte ve istediğimiz noktada operasyon yapabilme kabiliyetine sahip bir Türkiye var bugün."

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, af konusuyla ilgili "Bizim kendi seçim beyannamemizde, kendi değerlendirmemizde böyle bir bakışımız söz konusu değildir." dedi.

NTV'de katıldığı programda, af konusundaki görüşü sorulan Soylu, AK Parti olarak seçim gündemlerinde affın olmadığını ama Cumhur İttifakı'nda birlikte oldukları MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ve MHP'nin kendi seçim beyannamesinde ve değerlendirmelerinde böyle bir gündemin bulunduğunu anlattı.

Süleyman Soylu, sözlerine şöyle devam etti:

"Biz bugün bir ittifak yapıyoruz ama bir hükümet koalisyonuna adım atmış değiliz. Bu elbette seçim sonucunda bulunacak. Biz bir hükümet içerisinde birlikte olacak mıyız olmayacak mıyız? Bu konudaki değerlendirme, seçim bittikten sonra. Ama bugün hakikaten MHP ile çok düzgün, ilkeleri çok net belli olmuş iki ayrı siyasi partinin, ortak bir takım değerler üzerinde bir araya geldiği bir ittifak gerçekleştiriyoruz. Bu ittifakı da olumlu bir şekilde devam ettiriyoruz. Milletimizin faydasına bir ittifak gerçekleştiriyoruz. MHP'nin kendine ait bir düşüncesi olabilir. Biz bugün ittifaktayız. Dün ayrı siyasal partilerdeydik, ayrı siyasal zeminlerimiz var, ayrı değerlendirmelerimiz var, ayrı siyasal perspektiflerimiz var. Ama Türkiye'nin geleceği için bir ittifakta bir araya geldik, oranın da kendine ait bir seçim beyannamesi var, bizim de kendimize ait bir seçim beyannamemiz var, çok net."

"Ortak paydada öyleyse af yok diyebiliyorsunuz?" sorusu üzerine Soylu, "Bizim kendi seçim beyannamemizde, kendi değerlendirmemizde böyle bir bakışımız söz konusu değildir." dedi.

Soylu, "İlerisi için de ittifakta sıkıntı yaratma ihtimali var mı affın?" sorusuna karşılık, "Böyle bir şeyin hiçbir sıkıntısı olmaz. Çünkü bununla başlayan bir şey değil ki bununla bitecek olsun." yanıtını verdi.

- "Tartışılmasını bile yanlış görüyorum"

Tutuksuz yargılamanın, tutuklu yargılamanın önüne geçtiği değerlendirmelerine ilişkin görüşü sorulan Soylu, şunları söyledi:

"Bu da yanlış. Karşılaştığımız örgüt Türkiye'yi top yekun ele geçirmeye çalışan bir örgüt. Bir düşünün, FETÖ'cüler Türkiye'yi yönetiyorlar. Ne halde olursunuz? Bir, demokrasi ortadan kalkar. İki, hukukun üstünlüğü ortadan kalkar, üç Türkiye bağımlı hale gelir. Dört, herkes kendini baskı içinde, fanus içinde görür. Bu kadar açık ve nettir. Burada, buna ait bir tedbiri geliştirmek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve bu milleti korumak esastır. Bunun tartışılmasını bile yanlış görüyorum. Buradaki denge, elbetteki hukukun vereceği karardır. Hukukun verdiği kararlar üzerinden bunlar yapılır. Ama bir tedbir, elbetteki biz güvenlik tarafı olarak söylüyorum, tedbiri isteriz. Tedbir önemlidir çünkü."

- Bedelli askerlik konusu

Bakan Soylu, bedelli askerlik konusuna ilişkin ise Türkiye'de her dönem bedelli askerliğin konuşulduğunu ifade etti.

Terörle mücadele ettiklerini ifade eden Soylu, şunları dile getirdi:

"Bir şehit veriyoruz, binlerce insan arkasında. Kandil, Afrin, Cerablus sınırlarımız dışında binlerce evladımız var, kahramanımız var. Sınırlarımızı bekleyen binlerce kahramanımız var. Terörle uğraşıyorlar, düzensiz göçle uğraşıyorlar, uyuşturucuyla uğraşıyorlar. Bunların hepsi doğru. Şimdi bu kararı vermek öyle kolay bir iş değildir. Onun için AK Parti bunu kendi içerisinde değerlendirdi. Elbetteki Sayın Cumhurbaşkanımız da söyledi, seçim sonrası bu tekrar oturulur, konuşulur. Daha önce de bedelli çıktı ve istenilen başvuru 8'de 2 oranında oldu. Yani potansiyelle başvuru arasındaki toplam oran. Şimdi seçim sonrası bunlar oturulup konuşulur. Ama şu bizi üzer, biz bunun siyasal bakışı değiliz. 'Seçim var, acaba buradan bir oy devşirilebilir mi?' diye böyle bir baskı karşısında el teslim durmak değil. Eğer seçimden sonra elbetteki Türkiye'nin ihtiyaçları bunu gerektiriyorsa, hakikaten önemli derecede buna ihtiyacımız varsa ve toplum da bu konuda 'evet bu olabilir' diye değerlendirme ortaya koyabiliyorsa ve biz bunu anlayabiliyorsak, bu düşünülebilir ve değerlendirilebilir ama meselenin iki tarafını da görmek gerekir."

- "En kaliteli taksi İstanbul'da olacak"

Vatandaşların taksilerin daha iyi hizmet vermesiyle UBER ve benzerlerine yönelmemesiyle ilgili nelerin yapılacağına ilişkin soru üzerine Soylu, UBER'de başka bir belgenin taksi taşımacılığı için yetkisiz kullanıldığını, bunun korsan olduğunu söyledi.

Anayasa Mahkemesinin 2015 nisan ayında korsan taşımacılığı iptal ettiğini hatırlatan Soylu, "UBER'e bugün ceza kesilmeye başlanmadı, UBER'e iki yıldır ceza kesiliyor. Taksimetreli taksi olmayan, normal bir taksi olan, korsan... İkisinin arasında çok fark yok. İkisi de aynı. Birisi kurumsal birisi daha bireysel. İkisini de şu an bizim bağlama yetkimiz yok. 2015'in nisanında Anayasa Mahkemesi bu yetkiyi, işleten ile sürücü arasındaki bir ihtilaf sebebiyle iptal etmiş." diye konuştu.

Kanunda belirtildiği üzere özellikle bu tip taşımalarda hiçbir şekilde komisyon alınamadığını anlatan Soylu, taksiciliğin bireysel bir iş olduğunu, karteller ve daha üst kurumlar bunu kendi adlarına yönetmesin diye komisyon alınamayacağına ilişkin kanunun bulunduğunu dile getirdi.

Soylu, "Üçüncüsü bunlar vergilerini Türkiye'ye de vermiyorlar. Şimdi devlet ne yapsın? Üç tane kıstas var. Devlet buna 'hayır devam edin' mi desin bir hukuksuzluğu göre göre. Devletin de taksicilerin de yapması gereken bir şey daha var. Onu yapmaya başladık zannediyorum önümüzdeki günlerde de vatandaşlarımız bunu görecek. Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı. Bu üç temel muhatap olarak bu konuda yani taksilerimizin konforunun yükselmesi ve herkesin şikayet ettiği bir takım unsurlar var. Ben taksi duraklarına da çeşitli münasebetlerle gidip görüşüyorum. Onlar da aynısını söylüyor. Bu şikayetleri ortadan kaldıracağız. Eğer kaldırmazsak, biz de gereğini yapmak zorunda kalırız. Onlar da istiyor zaten. Siz de gereğini yapın. Onlar da üst segment alışlara başladı."

Bir taraftan da İstanbul Büyükşehir Belediyesinin "İ Taksi" hizmeti verdiğini hatırlatan Soylu, mahalli idarelerin bunu yapabilme hakkı olduğunu dile getirdi.

Bu konuda en kaliteli taksinin İstanbul'da olacağını anlatan Soylu, "Bütün Türkiye, bütün dünya İstanbul'u taksi taşımacılığı konusunda örnek gösterecektir. Vatandaşımızın haklı sitemleri vardır. Bizim görevimiz haklı sitemleri ortadan kaldırmaktır. Taksicilerin görevi de odur." dedi.

UBER sürücüleri ve taksi şoförleri arasında çıkan şiddet olaylarına ilişkin değerlendirmede bulunan Soylu, "Şiddet kesinlikle tasvip edilemez. Çünkü hukuk devletiyiz biz. Neyin şiddetini olaya koyacaksınız? Siz devlete söylersiniz, devlet bunun gereğini yerine getirir. Hiç kimsenin bu konuda kendi ceza verme kabiliyeti olması mümkün değildir." dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "FETÖ bizim akıllarımızı durduran bir yapılanma ortaya koymuş. Şu anda öyle bir noktaya gelmişler ki Avrupa'yı, Amerika'yı ikna etmişler. Bakmayın şimdi Avrupa yavaş yavaş çözülmeye başladı bu konuda, bize hak verir duruma gelmeye başladı." dedi.

Bakan Soylu, NTV'de katıldığı programda, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "telefonlarımız dinleniyor" iddiasına ilişkin, Türkiye'de telefonların yargı kararıyla dinlendiğini kaydetti.

"Bu tam seçime göre bir manipülasyondur. Elde done olmayınca bu tip hayal ürünü senaryolarla gündem oluşturulmaya çalışılır. Bu çok açıktır, yıllardan beri de yapılmıştır. Türkiye'de değil Kemal Kılıçdaroğlu, kanunsuz şekilde bir kişi dinleniyorsa sokağa çıkmam ben, bırakın siyaset yapmayı" diyen Soylu, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu ve mahkeme karar vermeden dinleme yapılamayacağını dile getirdi.

Soylu, "Çok önemli şahsiyetler telefonlarının sürekli dinlendiğini düşünürler. Böyle bir şey söz konusu değildir, böyle bir şey yok. Ancak, Türkiye'de telefon yargı kararıyla dinlenir ve yargı kararıyla beraber yapılmak zorundadır zaten. Kimler dinlenir? Teröristler dinlenir, yargı kararıyla dinlenir. Uyuşturucu tacirleri dinlenir, yargı kararıyla dinlenir, organize suç örgütleri dinlenir, yargı kararıyla dinlenir. Bunlar otomatik olarak yargı kararıyla dinlenirler zaten ama Kemal Kılıçdaroğlu'nu veya X, Y, Z'yi dinleyebilecek bir şey söz konusu değildir Türkiye'de. Bu deli saçması bir şeydir. Bunu söylemekle aslında kendi ülkesine bir güvensizlik ortaya koymaktır." ifadelerini kullandı.

FETÖ ile mücadeleye de değinen Soylu, şöyle konuştu:

"Bu birbiri içine geçmiş bir örgüt. Birinci yaptığımız operasyon şuydu; 15 Temmuz günü FETÖ'de tespit ettiğimiz kişilere hemen operasyonu yaptık ve oradan davalar başladı. İki, bir Bylock listesi üzerinden yaptık. Üç, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin mahrem yapılanmasıyla ilgili yapıldı. Dört, ardışık arama, ankesör sistemi... Bu şu demektir, bunlar bir araya gelecekleri zaman bir büfeden telefon açarlar veya telekom merkezleri var. Kendi yapılanması içerisindeki kişileri sürekli olarak arayıp bir hafta, 15 gün, bir ay içerisinde toplantılara çağırıyor. Biz onların üzerinden giderek bir ardışık operasyon yaptık. Emniyetin çok başarılı bir operasyonudur bu. Aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, emniyetin mahrem yapılanması, bunlar sonra çıktı. Bunun dışında gaybubet, hijyen evleri... Hala takip ettiğimiz yerler var. İtiraflar var, bu itiraflar üzerinden yakaladıklarımız var. Bunların hemen hepsi önemli ölçüde takip edilmektedir. FETÖ bizim akıllarımızı durduran bir yapılanma ortaya koymuş. Şu anda öyle bir noktaya gelmişler ki Avrupa'yı, Amerika'yı ikna etmişler. Bakmayın şimdi Avrupa yavaş yavaş çözülmeye başladı bu konuda, bize hak verir duruma gelmeye başladı. Birçok ülkede öyle yöntemler kullanmışlar ki akla ziyan yöntemler kullanmışlar."

FETÖ ile mücadelede daha yapılacak işlerin olduğuna dikkati çeken Soylu, "FETÖ'de cezaevi dahil olmak üzere, dışarısı dahil olmak üzere halen yapmamız gereken çok şey var. Bunun üzerine acımasızca gitmeliyiz. Eğer gitmezsek, 'aman tamam bu iş bitsin, artık bir noktaya geldi' dersek bilesiniz ki Türkiye karşılaşmayacağı kadar zor durumlarla karşılaşabilir." dedi.

Bakan Soylu, "Bu ülkede iş adamlarının sermayelerine çöktüler, ses çıkaramıyorlar şimdi. Tayyip Erdoğan olmasaydı bugün Türkiye belki de ifade edilemeyecek kadar baskı ve despotluk altında bir ülke, sadece bir yere bağlı, okyanus ötesine bağlı bir ülke haline gelecekti." diye konuştu.

Soylu, HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın cezaevinden çıkarılmasını isteyenlere, "Bugün Selahattin Demirtaş'ı içeriden çıkarmak isteyenler yarın kazara Allah korusun FETÖ'cüleri de içeriden çıkartmak için ciddi bir uğraş içerisinde olurlar." dedi.

- "Türkiye terör konusunda işini yarım bırakmamalıdır"

"Türkiye işini özellikle terör konusunda PKK, FETÖ, DHKP-C ve aynı zamanda DEAŞ konusunda kesinlikle yarım bırakmamalıdır." diyen Soylu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Cezaevleri terör örgütü üyelerinin önemli kuluçka merkezleri arasında. Bizim cezaevi kapasitemiz 130-140 bin. 60 bin uyuşturucudan var, 40 bine yakın bunlardan (FETÖ) var, toplam 100 bin. Diğerlerini saymıyorum. Cezaevi içerisinde de kendilerini sürekli olarak birbirlerini gördükleri için motive ediyorlar. Şimdi yeni cezaevleri yapıyoruz. Yeni cezaevleriyle beraber bunları ayrıştıracağız. Ayrıştırdığımız zaman bunlar o motivasyonu bulamayacaklar. Cezaevlerine aileleri, görüşmecileri, avukatları gidiyor. Aynen PKK'da böyledir, DHKP-C'de böyledir. Esas itibariyle onların kuluçka yaptıkları yerlerin önemli bölümü cezaevleridir. Türkiye'nin bu konularda tamamen steril olabilmesi için çok adımlar atılması lazım. Dışarıyı kontrol edebiliyorsunuz bazen ama cezaevlerinin içerisinde yapabildikleri bir şey yok, yapabilecekleri de yok ama motivasyonlarını devam ettiriyorlar. Orada motivasyonlarını devam ettirince bunu çok anlamlı şekilde dışarıya... Bir de okyanus ötesinden, bunların terörist başı var. O terörist başı da çok doğal olarak her hafta yayınladığı sözde sohbetleriyle birlikte buraya başka bir motivasyon veriyor. Onun için burada bütün birimlerimiz çok dikkatli bir çalışma ortaya koymaktadırlar. Biz devlet olarak istihbari anlamda da somut anlamda da suçunu görmediğimizin hemen gereğini yerine getiriyoruz. Hiç bu konuda bir endişemiz söz konusu değil. Mesela emniyette binlerce insanı tekrar görevine iade ettik, İçişleri Bakanlığında binlerce insanı tekrar görevine iade ettik. Mali İdarelerde binlerce insanı görevine iade ettik."

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Türkiye'de seçim güvenliği konusunda dünyada bir numaralı bir ülkeyiz, özellikle şehirlerde. Ama Türkiye seçimi de iyi yapan bir ülkedir. Fakat başka bir problem var. Problem Doğu'da ve Güneydoğu'da terörist baskısını hepimiz biliyoruz." dedi.

Soylu, NTV'de katıldığı programda, kayyum atanan belediyelerle ilgili "Kalıcı değiliz, nihayetinde devredeceğiz" açıklamasına ilişkin soru üzerine, söz konusu belediyelerin İçişleri Bakanlığı teftişleri ve mahkeme kararıyla kayyuma devredilmiş belediyeler olduğunu anımsattı.

Gelecek yıl seçimlerin yapılacağını, bu belediyelerden her partinin adaylarının olacağını belirten Soylu, dolayısıyla kayyumların görev sürelerinin sona ereceğini, eğer orada tekrar terörizm söz konusu olursa, devletin tekrar bu ihtiyacını, bu anlayışını giderebilme kabiliyetine sahip olacağını ifade etti.

Türkiye'nin kayyum atanan belediyeler konusunda büyük bir başarı elde ettiğini, 93 belediyeye PKK nedeniyle, 7 tanesine de FETÖ'den dolayı mahkeme kararıyla kayyum atandığını anlatan Soylu, "Terörizme ciddi şekilde lojistik sağlıyorlardı. Devletin buradan vergisiyle ona ayırdığı parayı, o direk PKK'ya gönderiyordu. İkincisi ve en önemlisi insan kaynağı. Burada önümde bir çok dosya var. Kayyum belediyelere 9 bin 289 kilometre yol yapmışız. 11 bin 899 kilometre stabilize yol çalışması yapmışız. 824 kilometre beton yol, 10 milyon metrekare parke yol yapmışız. 4 bin 36 kilometre içme suyu. Hakkari'de 30 günde bir gün su akıyordu. Şimdi 30 günde 30 gün su akıyor." diye konuştu.

Van Belediyesinin 2014 Mart seçimlerindeki afişi (kan akan musluk) hatırlatan Soylu , "Ona cevap verdik biliyor musunuz? Beytüşşebap'ta su kahverengi akıyordu, bugün berrak akıyor. Cizre'de su 7 günde bir akıyordu bugün temiz su akıyor. En nihayetinde Hakkari'de 30 gün su akıyordu. Tutak'ta içinde fare bulunan depolardan şehre su geliyordu. Şimdi tertemiz ve berrak şekilde geliyor. Biz çeşmelerden kan akıtmadık Selahattin Demirtaş, biz çeşmelerden berrak su akıttık." ifadelerini kullandı.

Kadın Kültür Merkezlerinden 135 bin kadının, Gençlik Merkezlerinden 500 bini aşkın gencin faydalandığını, bine yakın taziye evi yapıldığını, spor salonları, açık sahalar, çocuk parklarını açtıklarını anlatan Soylu, bugün Güneydoğu ve Doğu'da huzur olduğunu, paralar doğru şekilde kullanılınca oradaki milletin de rahat şekilde hayatını yaşayabildiğini ifade etti.

İstanbul'da turist sayısının yılın ilk 5 ayında 2,5 milyondan 4,5 milyona çıktığını aktaran Soylu, şöyle devam etti:

"Ama sadece İstanbul değil Ege, Akdeniz, Güneydoğu'da, Van'da, Diyarbakır'da, Mardin'de bütün otel odaları dolu. Buralar festival şehirleri oldu artık. Buralar kültür turizmini, inanç turizmini bekliyor. Buralar hayvancılığın daha çok gelişmesini bekliyor. Biz bir risk aldık, hayvancılığı açtık orada. Özellikle teröristler dağlarda, göçerler dediğimiz hayvancılık yapanlar üzerinden kendi ihtiyaçlarını karşılıyor. Ama bunu da göz önüne alarak orada hayvancılığın artması, orada yaşayan vatandaşlarımızın, Kürt kardeşlerimizin özellikle geçimlerini daha iyi temin edebilmeleri için madenleri, yer altı kaynaklarını açtık. Gümrük Bakanlığımız çalışmalar yapıyor. Sınır kapılarının sıklıklarını daha iyi bir noktaya taşıyacaklar. Bölge halkını daha iyi noktaya getirecek bütün adımlar atıldı. Şimdi orada huzur var, başka bir şey yok. Esnaf gecenin saat ikisine, üçüne kadar alışveriş yapıyor."

Soylu, çukur olaylarında özellikle Türkiye'nin büyük bir sıkıntı ile karşı karşıya kaldığını, bir sürü evin yakılıp, yıkıldığını, devletin sadece Şırnak'ta o yaraları sarabilmek için 10 bin 500 ev yaptığını söyledi.

Çukur olaylarında 3 bin 570 çukur ve barikatın, 6 bin 322 bombalı tuzağın kaldırıldığını, bu olaylarda 204 şehidin verildiğini hatırlatan Soylu, "Bunları unutmamız mümkün değildir. Bunlar Türkiye'nin yaşadığı büyük bir travmadır. Bugün Demirtaş ile ilgili bir şeyler söylüyorlar. 'Demirtaş çıksın' diyorlar. Yani nasıl çıksın? Bu çukur olaylarını, siz, ben mi yaptık? Beraber mi karar verdik? 'Çukur kazanlar tarih yazıyorlar.'. Şimdi bunu Demirtaş söylüyor. Yasin Börü'nün annesine ne cevap vereceksiniz mesela? Ne cevap verebiliriz? 53 kişi katledildi orada. Ben Muharrem İnceyi, Meral Akşener'i, Temel Karamollaoğlu'nu anlıyor değilim. O zaman yapmasaydık. İstanbul'da, İzmir'de, Antalya'da bombalar patlasaydı. Türkiye'nin turizmi 26 milyondan 33 milyona çıkmasaydı. Şimdi hedefimiz 40 milyon olmasaydı. Büyümemiz yüzde 7,4 olmasaydı, sanayimiz yüzde 9,2 büyümeseydi, çarklarımız dönmeseydi.

Madem Selahattin Demirtaş çıkacak, biz bugün terörle mücadelede şehit olanların ailesine ne söyleyeceğiz? Her birimiz 'bayrak, ezan, milli birlik' diyoruz ama bir de işin gereği var. İşin gereğini de birisi yapacak. Yüksekdağ'ın söylediği şey, 'bombalı hendekler onur savaşı' diyor. Bu anlatılabilir bir şey midir? Bu nasıl izah edilebilir? Bunun çıkması isteyenler, hangi mantıkla bunu isteyebilir? O zaman içeride herhangi birisine, bir şarlatana, bir dolandırıcının yüz bin kişisi olsun. İçeri girsin, çıksın, cumhurbaşkanı adayı olsun. Böyle bir mantık. Bir imza sayısının suçu ortadan kaldırdığı bir hukuki sistemi biri bana öğretsin ve anlatsın. Hem vicdan, hem hukuk hem de ahlak açısından söylenenler son derece üzüntü vericidir. Bütün bunları hep beraber Türkiye'de 3-5 oy uğruna çok rahat şekilde görüyoruz."

"Çocuğumu ver PKK" diyen kadının ajanlıkla suçlandığını dile getiren Soylu, "Sizin hiç Güneydoğu'da 'Ne olursun benim kızımı kurtar. Sen devletin adamısın' diyen bir anne tuttu mu kolunuzdan? Bu nasıl bir duygudur? Bu nasıl bir anlayıştır? Onun Kürt olması, onun dikkate alınmamasını mı gerektiriyor? Bu memlekette çok acılar ve bedeller ödettiler. Allah'a şükür onların projesi tutmadı, bizim projemiz tuttu. Türkiye siyasal istikrarını bozmadığı sürece bu huzuru ortadan kaldıramazlar. Ama 7 Haziran ile 1 Kasım arasını da unutmamamız lazım. 7 Haziran'da bunlar milletvekillerini çok çıkardılar, şımardılar, Türkiye'yi yakıp yıktılar. " diye konuştu.

Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da sandıkların taşınması konusuna ilişkin soru üzerine Soylu, şunları söyledi:

"Taşıma her zaman yapılır. Türkiye'de seçim güvenliği konusunda dünyada bir numaralı bir ülkeyiz, özellikle şehirlerde. Ama Türkiye seçimi de iyi yapan bir ülkedir. Fakat başka bir problem var. Problem Doğu'da ve Güneydoğu'da terörist baskısını hepimiz biliyoruz. Sandıklar paketlenir ve gönderilir, kimse müdahale etmezdi. Bakmayın son 3-4 seçimdir, ciddi bir şekilde seçim güvenliği var ve herkes oyunu kullanabiliyor. Ama problem şu, orada bir köy var. Sadece elinde silahlı bir teröristi yok ki PKK'nın o köyde adamları var. Suç işlememiş, bir suça karışmamış ama laf taşıyıcılığı yapan adamları var. Gelip diyor ki 'Yukarıdan haber geldi biz bu sandığı kontrol edeceğiz. Aman bilgin olsun'.. diyor akşam ziyaret ediyor. Giderken söylüyor 'dikkat et' diyor. "

Sandıkları taşıma ve birleştirme konusunda 200 bin civarında talebin bulunduğunu, bunların 165 bininin kabul edildiğini anlatan Soylu, "Bazen iki, üç seçmenli köyler oluyor. Buna sandık başkanı, sandık temsilcileri gönderiyorsunuz. Terörist çok doğal olarak şehirden 60, 70, 80 kilometre yukarıya, hendeğe bir patlayıcı döşeyebilir. O köyde sandıklar için de baskı olabilir. Sandıkları birleştirme çok uzun zamandan beri Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan bize teklif edilen bir şeydir." diye konuştu.

7 güvenlik bölge toplantısı yaptıklarını, bütün tedbirlerin alındığını aktaran Soylu, Türkiye'nin bugüne kadar seçim güvenliğinde problem olmadığını, bundan sonra da olmayacağını anlattı.

- Uyuşturucuyla mücadele

Uyuşturucuyla mücadele konusuna değinen Soylu, meseleye güvenli şehirler konseptiyle baktıklarını, özellikle asayiş olaylarının azalması konusunda yeni bir sistem oluşturduklarını aktardı.

Kent Güvenlik Yönetim Sistemi içinde Mobese, plaka tanıma, metruk binaların yıkılması, günübirlik evlerin kayda alınması, parkların kontrol edilmesi, kaçakçılık ve organize suçlarla mücadelenin, günlük hırsızlık olaylarının azaltılması ve aydınlatılmasının yer aldığını belirten Soylu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bütün bunları bir konsept içinde düşünüyoruz. Organize suç örgütleri tarihinde en yüksek mücadele, son bir buçuk yıl içinde gerçekleşti. Büyük bir azimle arkadaşlarımız gayret gösterdiler. Türkiye'de şu anda büyük bir organize suç örgütü mevzu bahis değildir. Küçük şeylerin de yerelde üzerine gidip ortadan kaldırıyoruz. Organize suç örgütlerinde 2016'da 543, 2017'de bin 196, son 5 ayda 861 tutuklumuz olmuş. Avrupa ecstasy, bonzai, captagonu üretiyor Türkiye'ye salıveriyor. Hollanda, Danimarka, Avusturya, Belçika. Doğu'dan da Pakistan, Afganistan. Afganistan'da kim egemen? Amerika. 5 bin ton afyon üretildi 2016'da. 2017'de 9 bin ton üretildi. Bu şu demektir, bize girecek ve dünyaya girecek eroinin iki katına çıkması demektir. Nasıl böyle yüksek bir artış oluyor. Bunu biz saldırı olarak kabul ediyoruz. Uyuşturucudan kaynaklı tutuklu sayısı 2016'da 7 bin 601, 2018'in ilk beş ayında 9 bin 484. yılbaşından bugüne 7 bin 373 kilogram eroin ele geçirildi. 2016'da ise 5 bin 589 kilogram ele geçirildi."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber