Türk İşaret Dili Çalıştayı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 07 Haziran 2007 18:23, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:59

Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından düzenlenen 1. Türk İşaret Dili Çalıştayı'nın açılışına, Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, TDK Başkanı Şükrü Haluk Akalın ve engelliler üzerine çalışma yapan değişik kuruluşların yetkilileri katıldı.

Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından düzenlenen 1. Türk İşaret Dili Çalıştayı'nın açılışına, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, TDK Başkanı Şükrü Haluk Akalın ve engelliler üzerine çalışma yapan değişik kuruluşların yetkilileri katıldı.

Açılışta konuşan Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, yıllardır eksikliği hissedilen, beklenen Özürlüler Yasası'nın 59. Cumhuriyet hükümeti döneminde çıktığını söyledi.

MEB Özel Eğitim Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 81 ilde hangi özür grubundan kaç öğrencinin bulunduğunu tespit etmeye çalıştığını kaydeden Bakan Çelik, "Bütün engel gruplarında bunu tespit ederek, ümit ediyorum ki önümüzdeki iktidar döneminde Türkiye'de bir tek özürlü vatandaşımızın eğitim hizmetinden mahrum olmaması için Türkiye'de adeta bir seferberlik ilan edilecektir" dedi.

"Bugüne kadar bize has ve bizim gençlerimizin rahtlıkla iletişim kurabilecekleri bir işaret dilimiz olmadı" diyen Bakan Çelik, yöreden yöreye işaret dilinin değiştiğini belirtti. Kastamonu'da bir işitme engelliler okuluna ziyarete gittiğini anlatan Bakan Çelik, buradaki işitme engelli çocukların sevgiye ve şefkate muhtaç olduklarını belirterek, şöyle konuştu: "Ben onlara yakın ilgi gösterince, onlara sıcak durunca biraz da anladıkları işaret diliyle kendilerine hitap edince, adeta sevilmek için sahibinin etrafında dönen bir kedi yavrusu gibi yapıştılar bana... Her çocuğumuza eğitimci olarak, sevgiyi ve şefkati esirgememek gibi bir görevimiz var."

İşaret dilinin milletten millete değişiklik gösterdiğini de kaydeden Bakan Çelik, işaret dilinde kültürlerin de etkisi olduğuna dikkat çekti. Bakan Çelik, Türk insanının kullandığı jestlerin, mimiklerin de işaret diline dahil olması gerektiğini söyledi. İşaret dilinde "ortak bir dil" oluşması gerektiğini vurgulayan Bakan Çelik, "Gençlerin buna göre eğitilmesi gerekiyor. Bu işaret diline göre de işitme engelli insanımızın yabancı dil öğrenmesi gerekiyor" diye konuştu.

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu da, 2002 yılında yapılan "Özürlüler Araştırması'nın sonuçlarına göre, özürlü nüfus içinde işitme engellilerin oranının yüzde 0.37 olduğunu belirtti. İşitme cihazlarından yeterli derecede yararlanamayan işitme engelli bireyler için çok önemli olan işaret dilinin geçmişinin yüzyıllar öncesine dayandığını ifade eden Çubukçu, ancak Türkiye'de yöresel farklılıkların belirlenerek sistem için de dil bilim yönünden analizlerinin yapılmamasının bu alanda çok büyük bir eksiklik olduğunu kaydetti.

Bakan Çubukçu, "250 bin civarında işitme engelli vatandaşımız işitme yetersizliğinin yanı sıra ortak bir işaret dilinin de bulunmaması nedeniyle iletişim kurmakta güçlük çekmektedir" dedi.

Çubukçu, "Türk işaret dili" teriminin kullanılmasını sağlayacak çalışmaların ve bu alanda yetişmiş bilim insanlarının sayısının azlığının yanında, işaret dili öğreticisi ve tercümanı yetiştirme eğitiminin verilememesi ile eğitici materyallerin olmamasının da bu konudaki diğer yetersizlikler olduğuna dikkati çekti.

SHÇEK'te işitme engellilere yönelik tercüman tahsis etmek için çalışma yaptıklarını anlatan Çubukçu, ancak yetişmiş tercüman azlığı sebebiyle pek çok ilde bu eksikliği tamamlayamadıklarını söyledi. Tüm dünyada işaret dilinin ayrı bir dil olarak kabul edildiğini kaydeden Bakan Çubukçu, şöyle konuştu: "Özürlülerimizin toplumsal hayata, eğitim hayatına, ekonomik hayata, siyasal hayata katılımını sağlayacak her türlü engelin kaldırılması en önemli hedeflerimizden biridir. Zira, özürlülerimizin toplumla aynı düzeyde anlaşmalarına, kaynaşmalarına, bu toplum içerisinde herhangi bir engel ve ayrımcılığa uğramadan yaşamalarının önündeki en önemli engel de onların önüne konulan bu görülmeyen cam duvarlardır."

Bakan olduğu dönemde özürlülere yönelik araştırmaları yakından takip ettiğini ifade eden Bakan Çubukçu, "En az eğitim almış, en az iş sahibi olan engelli grubunun da işitme engelliler olduğunu gördüm. Üniversite sınavlarında da en az başarılı olanlar işitme engelli gruplardır" dedi.

Eğitim ve sosyal hayata katılma konusunda işitme engellilerin geride kalmasının nedenini ortak bir dil kullanamamalarına bağlayan Bakan Çubukçu, bu konuda son yıllarda çalışmalar yapıldığını, Türk İşaret Dili Bilim ve Onay Kurulu (TİDBO) oluşturulduğunu kaydetti. Çubukçu, kurulun işaret dilinin sözlük ve gramer yapısının oluşturulması yönünde de proje yürüttüğünü belirtti.

TDK Başkanı Şükrü Haluk Akalın da dünyada işaret dili üzerine yıllardır çalışmalar yapıldığını ve çok ileri gidildiğini söyledi. 2. Abdülhamit döneminde öğretime başlayan Yıldız Sağırlar Okulu'nda işaret dilinin kullanıldığını bilindiğini ifade eden Başkan Akalın, Türkiye Cumhuriyeti döneminde de öğretime devam eden okulda 1950'li yıllarda işaret dili kullanılmasının yasaklandığını kaydetti.

Sonraki yıllarda da sağırlar okulu ya da işitme engelliler okulu adlarıyla açılan öğretim kurumlarında işaret dili kullanımının yasaklandığını anlatan Başkan Akalın, bu yasağın temelinde işitme engellilerin sözel dille eğitiminin gerekli olduğu ve bir kolaycılık olarak görülen işaret dilinin konuşma eğitimin engelleyeceği düşüncesinin yattığını belirtti. Akalın, işaret dili kullanımının bir dönem yasaklanmasının Türkiye'de işaret dili eğitim ve öğretimini dünya ülkeleri arasında 60 yıl geride bıraktığını söyledi.

Akalın, TİDBO tarafından bu çalıştaydan sonra Türk parmak alfabesini belirleyeceğini ve bu alfabeyle öğretim yapılması için gerekli girişimlerde bulunacağını bildirdi.

Çalıştaydaki tüm açılış konuşmaları, tercümanlar aracılığıyla engellilere işaret diliyle aktarıldı.

Konuşmaların ardından Bakan Çelik ile Çubukçu, işaret dili konusunda görev yapacak tercümanlara sertifikalarını sundu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber