ÖSYM eski başkanı Prof. Ali Demir'e kıymak...

22, 23 ve 24'üncü dönemde Ak Parti İzmir milletvekilliği yapan Prof Dr. Mehmet Sayım TEKELİOĞLU, 10 günlük gözaltı süreci yaşayan ÖSYM eski başkanı Prof. Dr. Ali Demir'le ilgili bir değerlendirme kaleme aldı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 03 Mayıs 2019 20:36, Son Güncelleme : 03 Mayıs 2019 20:38
ÖSYM eski başkanı Prof. Ali Demir'e kıymak...

22, 23 ve 24'üncü dönemde Ak Parti İzmir milletvekilliği yapan Prof Dr. Mehmet Sayım TEKELİOĞLU, 10 günlük gözaltı süreci yaşayan ÖSYM eski başkanı Prof. Dr. Ali Demir'le ilgili bir değerlendirme kaleme aldı

İŞTE TEKELİOĞLU'NUN YAZISI

Bundan bir buçuk yıl önce burada çıkan bir yazıda "Türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz" diye bir cümle vardı.

Şimdi görevden ayrıldıktan dört yıl sonra ÖSYM eski başkanı Prof. Ali Demir'in başarılarını cezalandırmaya karar vermiş ulu yargımız.

Ali Demir, Temmuz 2010'daki sistematik kopya olayından sonra geçti ÖSYM'nin başına. Benim de mezun olduğum İstanbul Teknik Üniversitesinde hocaydı. İyi bir pozisyonu vardı üniversitede ve bir iş aramıyordu.

Görevden kaçmak olmazdı. ÖSYM'de işin ehli güzel bir ekip oluşturdu. Bildiğim kadarıyla Prof. Ensar Gül, Prof. Ercan Öztemel ve Prof. Ömer Pekşen geceyi gündüze katarak bir ekip ruhu ile ellerinden gelenin azamisini ortaya koydular. O sıralar YÖK üyesi olan Prof. Durmuş Günay'ın katkılarını da anmamız gerekir.

Ekibin ilk işi sınav güvenliğini sağlamaktı. Yılların ihmali ile gelinen nokta ürkütücüydü. Kopya çekmeye gerek kalmadan sahte cevap anahtarları ile dahi büyük ticaretler yapılabilir hale gelmişti. 36 yıl sınav yapan bir kurumda soru bankası diye bir şey yoktu. Uzmanlar bir sınavın sorularını yazıp dışarıda dolaşıyorlar, hatta dershanelerde çalışıyorlardı.

Sınav koordinatörleri istedikleri adayı, istedikleri sınıflarda ve istedikleri görevliler huzurunda sınava alabiliyorlardı. ÖSYM çalışanlarının çocuklarının Türkiye'nin en iyi üniversitelerini kazanması dikkatleri çeker boyutlara ulaşmıştı.

Eski yönetimin bir başarısı (!) vardı yine de. Başörtülü çocukları sınavlara almamayı başarmışlardı. Ayırımcılık zirveye çıkmış, insan hakları diye bir kavram lügatlerden silinmişti.

Göreve gelir gelmez "sınav güvenlik tedbirlerini" yayınladı Ali Demir. Yazılı hiçbir mevzuatı olmayan kurumun kanunu çıksın diye çabaladı ve başardı. Çok olağan ve basit yöntemler ile güvenlik uygulamasını başlatmak dahi menfaat şebekelerini rahatsız etti. Türkiye tarihinde eşine rastlanmayan bir karalama kampanyası başlattılar. Medyayı kullandılar. İçeride çalışan işbirlikçilerinden destek aldılar.

Dershanecilerin, menfaat odaklarının, sınav çetelerinin, paralel devlet yapılanması gibi devlete sızmak isteyenlerin karşısında dimdik durdu arkadaşlarıyla beraber...

"Sınav Uygulamalarına İlişkin Güvenlik Tedbirleri" ile sadece adaylar değil görevliler de disiplin altına alındı. Cep telefonu ile binalara girmek mümkün değildi artık. Giren çıkan kimdir, bilmek gerekiyordu.

Hem cevap anahtarı ticareti yapılmasının önüne geçmek hem "toplu kopya" işini kökten çözmek gerekiyordu. Bunun için "her adaya farklı soru kitapçığı" uygulamasını başlattı Ali Hoca. Sadece tek başına bu tedbir bile sistematik bir kopyayı önlemek ve herkesin hakkını korumak için başlı başına bir yeniliktir ve yine sadece bu tedbir Ali Beyin FETÖ ile ilişkisi olmadığına dair en büyük delildir. Sınava giren her adayın kitapçığında sorular aynı, soru ve cevap seçenekleri farklı dizilimdeydi.

ÖSYM'de öyle bir düzen kurulmuştu ki akıllara zarar. Soru yazarlarının bir kısmı dershanelerde çalışıyordu. Bu düzene çomak soktu Hoca. Aynı anda da FETÖ dershanelerinden homurtular yükselmeye başladı. Malum yayın organları Hocayı topa tutmaya başladı. Aldırmadı, bildiğim kadarıyla günün hükümeti ve cumhurbaşkanı arkasında durdu Hocanın. Bu önemli bir husustu.

Soru havuzu oluşturulması ve şifrelenmiş sorulara kimsenin ulaşamaması sınav güvenliği açısından alınmış önemli tedbirler cümlesindendir. Soruları taşıyan araçlar için uydu etkileşimli takip sistemi, elektromekanik kilit sitemi, sınav görevlilerinin salonlarını ancak sınav günü öğrenebildikleri bir düzen de alınan tedbirler arasındaydı.

Gayretler sonuç vermeye başlamıştı. Elbette belli bir zamana ihtiyaç duyulmuştu bunun için. "Herkesin emeğinin emanet" olarak korunduğunu topluma göstermek ve buna inandırmak gerekiyordu. Bu başarıldı. Nitekim engelli memur alımı sınavları, EKPSS, başarıyla gerçekleştirilmiş, 65.000 engelliden tek bir şikayet dahi gelmemişti. Her türden örgütün, şebekenin, çetenin neredeyse her istediğini kolayca alabildiği bir garip yapı, 10.000 sayfadan daha fazla mevzuatı olan, kanun, yönetmelik, Bakanlar Kurulu Kararı, süreç tanımı ve talimatlarla kayıtlı olarak yönetilir, idari ve mali özerkliğe sahip bir kurum haline getirildi.

Sistematik kopya önlenmiş fakat içerdeki birkaç FETÖ mensubunun ihanetiyle 2012 KPSS sınavında bazı sorular küçük bir grubun eline geçmişti. Bunu da soru kutularının altına yapıştırılan bir taşınabilir bellekle yapmışlardı. O küçük grubun sınavları iptal edildi.

Bir de 2012 yılında yapılan Adli Yargı-Hakimlik sınavı var. Sonuçlarına bakarak sınavın adil olmadığı hükmüne varan ÖSYM Yönetim Kurulu, sınavı iptal etti. Ama zamanın yargısı ÖSYM'nin iptalini iptal ederek sınavı geçerli saydı. Daha ne yapsaydı Ali Demir?

Yazının tümü için tıklayınız.

ÖSYM eski Başkanı Ali Demir: Devlet erkini kullananlar, insanların onurunu korumak zorundadır Prof. Dr. Ali Demir, 9 yıl önce ÖSYM'de hangi değişiklikleri yapmıştı?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber