'Türkiye'deki vatandaşların yüzde 70'i hayatında bir kez AK Parti'ye oy verdi'

Mahir Ünal: AK Parti'nin İstanbul'da oylarının arttırdığını dile getiren Mahir Ünal, partilerinde seçmen sadakati sorunu yaşamadıklarını belirtti. Ünal ayrıca Türkiye'deki vatandaşların yüzde 70'inin hayatında bir kez AK Parti'ye oy kullandığını söyledi.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 31 Mayıs 2019 08:07, Son Güncelleme : 31 Mayıs 2019 08:09
'Türkiye'deki vatandaşların yüzde 70'i hayatında bir kez AK Parti'ye oy verdi'

Bir televizyon kanalında soruları yanıtlayan AK Parti Tanıtım ve Medya'dan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, YSK'nın İstanbul seçimini iptal ve yenileme kararından, AK Parti'ye oy verenlerde küskünlük olup olmadığına, 23 Haziran'da yapılacak İstanbul seçimlerinden yeni stratejilere kadar bir dizi konuda önemli açıklamalarda bulundu.

AK Parti teşkilatlarında her sandıkta 9 kişiden oluşan bir yönetim kurulunun bulunduğunu söyleyen Ünal, sandıklarda önceki seçimlerle yeni seçimler arasında mukayeseli değerlendirmeler yapıldığını, oy vermeye gelmeyen seçmenlerin gerekçelerini anlamaya çalıştıklarını söyledi.

AK Parti'nin İstanbul'da oylarının arttırdığını dile getiren Mahir Ünal, partilerinde seçmen sadakati sorunu yaşamadıklarını belirtti. Ünal ayrıca Türkiye'deki vatandaşların yüzde 70'inin hayatında bir kez AK Parti'ye oy kullandığını söyledi.

Ünal'ın açıklamalarından dikkat çeken başlıklar şöyle:

Kişisel olarak samimi kanaatimdir, eğer YSK yenileme kararı vermeseydi Türkiye'de bundan sonraki seçimler ciddi anlamda bir şaibe taşıyacaktı. Türkiye'nin hem seçim sistemini ve de demokrasisini şaibeden kurtarmıştır. AK Parti seçmeni en başından itibaren bu seçimlerin yenilenmesi konusunda bizim yaptırdığımız kamuoyu araştırmalarında açık bir tavır ortaya koyuyordu. Her bir seçmenin iradesi kutsaldır. Benim karar verme hakkım kutsaldır. Bunun bir tanesinin bile zayi olmaması gerekir. Tam 16 bin tane yanlış, her ne şekilde olursa olsun amacından çıkmış, saptırılmış bir şekilde çalınmış, çünkü eğer iradeniz, kararınız doğru yere yansımıyorsa bu da bir nevi çalmadır. 16 bin oy tekrardan nereye yazıldı? Sayın Binali Yıldırım'a yazıldı.

"OYLARIN TAMAMI SAYILSAYDI NE OLURDU?"

Eğer oyların yüzde 10'u sayıldıktan sonra 16 bin oy sayın Binali Yıldırım'ın hanesine yazıldıysa o zaman buyrun oyların hepsini sayalım. Yüzde 10'da 16 binse, yüzde 100'de ne çıkacak. Biz bu süreçte her demokratik ülkede seçimden sonraki hukuk yollarını siyasi partiler nasıl kullanıyorsa, biz de hukukun bize açtığı yolları hukuk çerçevesinde değerlendirdik. Biz 'seçimler yenilensin' demedik, 'oylar yeniden sayılsın' dedik. Olağanüstü itiraz hakkını kullandık, elimizdeki bilgi belgelerin dökümünü teslim ettik.

"CUMHUR İTTİFAKI SEÇMENİ KONSOLİDE ETTİ"

Seçimlerin yenilenmesinin CHP'li seçmen için farklı, AK Partili seçmen için farklı bir anlamı vardır. Burada seçimlerin yenilenmesi hukukun yerine getirilmesidir. AK Parti'nin 17 yıldır yaptığı en iyi şey kendi tabanını tahkim etmektedir. Seçim sonuçlarına baktığımızda 24 Haziran seçimleri, 16 Nisan referandumuna baktığınızda, Cumhur İttifakı'nın son derece güçlü bir şekilde konsolide ettiği görülüyor. 2002'den bugüne kadar Türkiye'deki seçimleri ve Türk seçmeninin oy verme davranışına, etki eden faktörlere bakmmanız gerekir. 16 Nisan referandumuyla birlikte Türkiye bir idari ve siyasi sistem değişikliğine gitti.

"İSTANBUL'DA OY KAYBI YAŞAMADIK"

Hükümet kurulsun, istikrar sağlansın, çok partili siyaset ve koalisyon istenmiyordu. 7 Haziran-1 Kasım arasında bunu çok net gördük. 16 Nisan referandumu ile birlikte siyasal sistem değişiktikten sonra seçen oy verme davranışında Cumhurbaşkanını seçiyor, doğrudan hükümeti kuruyor ve istikrarı sağlıyor. İstikrar odaklı bakma sorununu Cumhurbaşkanını seçerek çözüyor. Parlamento ve yerel seçimlerde farklı oy davranışları sergiliyor. Şimdi aynı şekilde yerel seçimlerde de tercihini şöyle yaptı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemini tartışmaya açmadı, Cumhur İttifakı'na yüzde 52 desteği verdi. Yerel yönetimlerle ilgili de tıpkı parlamentoyu şekillendirirken yaptığı oy verme davranışını burada da gösterdi. İstanbul'da özel durum var. Geriye dönüp baktığımızda 1994'de Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da yüzde 26 oy almış. Kadir Topbaş yanlış hatırlamıyorsam yüzde 42 ile kazanmış. Şimdi yüzde 48 almışsınız ama yetmiyor. Bir oy kaybı yaşamamışsınız.

"ERDOĞAN NEFRETİ ÜZERİNDEN BİR MOTİVASYONLARI VAR"

Bütün motivasyonları Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti nefretiyle kurgulanmış bir blok var karşımızda. Muhalefeti demiyorum. Karşımızda bir siyasi parti yok. Karşımızda uzunca bir süreden beri oluşmuş bir blok var. O yüzden birbirine benzemeyen, birbiriyle inanılmaz farklılıkları olan yapı. HDP Eş Genel Başkanı 'Biz CHP'ye kazandıracağız' diyor, bakıyorsunuz Saadet Partili önemli bir hatip 'Biz AK Parti'ye kaybettirdik' diyor. Siyasal kimliklere baktığınızda hiçbir yakınlıkları yok. Birbirine benzemeyen ortak payda Recep Tayyip Erdoğan nefreti ve AK Parti karşılığı. Böyle bir yapıdan sevgi, kucaklaşma çıkmaz.

"SEÇMEN TÜRKİYE'DE HERŞEYİ DEĞİŞTİREBİLİR"

Bu kümelenmenin sayısal olarak yüzde 47-48'leri bulacağını tahmin ediyorduk. Biz de yüzde 48-50'lere çıkacağımızı öngörüyorduk. Seçmen her şeyin farkında. Seçmen şöyle bir şey yapmıyor, bundan 30-40 yıl önce olduğu gibi, seçmen bilgilenme ihtiyacına sahip değil. Böyle bir ihtiyacı yok. Herşey gözü önünde cereyan ed iyor. Seçmen şu anda çok konforlu bir durumda. Bütün bu akışkanlıkta seçmen keyifle izliyor. Gücünün farkında. Türkiye'de siyaset güçlendiği için birileri bize gözümüzün içine bakarak diktatörlükten bahsediyorlar, demokrasimizin güç kaybettiğinden bahsediyor. Siyaset, seçmen bu kadar güçlüyken, önümüzdeki sandık varken Allah aşkına neyden bahsediyorsunuz? Seçmen istediği herşeyi değiştirebilir.

"BİR GRUP VAR Kİ SİZİN CEVAPLARINIZLA İLGİLENMİYOR"

Karşımızda bir grup var. Siz ne söylerseniz söyleyin sizi dinlemiyor. Mesela diyor ki, 'Büyükşehir belediyesinin borcu şu kadar'. Belediye belge ortaya koyuyor, ama 'yok' diyorlar. Sizinle bir diyalog kurmuyor. Bir monologla konuşuyor. Sizin verdiğiniz cevapla ilgilenmiyor. Bu bir iletişim stratejisidir. Muhatabınızla konuşmazsınız, yüksek sesle konuşursunuz, muhatabınızı savunmaya itersiniz, bir süre sonra sadece sizin söylediğiniz duyulmaya başlar. AK Parti hukuki haklarını kullandığı için, yasanın kendisine verdiği hakları kullandığı için mi suçlayacağız. Bir hukuksuzluk mu sözkonusu? AK Parti kendi yasal zemininde bu süreci takip etmiş. Bizim asıl konuşmamız gereken dediğim gibi hukuk değil, siyaset ve siyaset üzerinden oluşturulan algı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber