Bardakoğlu'ndan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin içeriğine dair açıklama

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 24 Eylül 2007 18:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu olması, din eğitimin ise isteğe bağlı olarak verilmesi gerektiğini savunarak, "Din Kültürü dersi çocuklarımızı daha dindar yapma, çocuklarımızı Müslümanlaştırma, camiye, namaza alıştırma dersi değildir. Din dersinin seçmeli olması, daha önce yaşadığımız sıkıntıları da beraberinde getirir" dedi. 'Türkiye Malezya olur mu?' tartışmalarını da değerlendiren Bardakoğlu, "Ben insanımıza ve insanımızın

birikimine güvenmekteyim. Türkiye Müslümanlıkla, demokrasiyle, laiklikle yeni tanışmış bir ülke değildir. Türkiye'yi şu veya bu ülkeye benzetmek Türkiye'ye haksızlıktır. Bu kaygı, özgüven eksikliği ve insanımızı tanımayışımızın eseridir. Ben Türkiye'nin hep Türkiye olacağı kanaatindeyim" diye konuştu.

Bardakoğlu, AK Parti'nin sivil anayasa çalışmaları kapsamında gündeme gelen zorunlu din dersi tartışmalarını İHA'ya değerlendirdi. Bardakoğlu, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu ders olarak devam etmesi, din eğitiminin ise isteğe bağlı olarak verilmesi gerektiğini açıkladı. Diyanet İşleri Başkanlığı'nı daha çok din eğitiminin ilgilendirdiğini, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin ise kendilerini dolaylı olarak ilgilendirdiğini belirten Bardakoğlu, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu

olarak okutulması gerektiğini, buna ihtiyaç olduğunu söyledi. "Biz belli tecrübeler ve belli sıkıntılar yaşadıktan sonra Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin ilköğretimde ve liselerde zorunlu olarak okutulması noktasına geldik" diyen Bardakoğlu, bu nedenle Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin seçmeli olmasının yaşanan sıkıntıları ve yeni sıkıntıları beraberinde getireceğini kaydetti. Sıkıntıları gidermeye ve problemleri aşmaya uğraşmak yerine dersin zorunlu olarak okutulmasına devam etmenin daha doğru bir

yol olacağını dile getiren Bardakoğlu, "Burada şu ayrımın yapılması gerekiyor. Bu ders din eğitimi dersi değildir. Bu ders çocuklarımızı İslam dini ve diğer dinler hakkında, bu dinlerin tarihi, yaşanan dini tecrübe, dini oluşumlar, inanç grubu, dinlerin ortak değerleri hakkında çocuklarımızı sağlıklı bir şekilde bilgilendirme imkanıdır. 21. yüzyılda insanımızın böyle bir bilgiye, kültürüye, birikime ihtiyacı vardır. 21. yüzyılda çocuklarımızı böyle bir bilgiyle donatarak yetiştirirsek daha iyi olur. Çünkü

ne geliyorsa cehaletten geliyor. Din Kültürü dersi çocuklarımızı daha dindar yapma, çocuklarımızı Müslümanlaştırma, camiye, namaza alıştırma dersi değildir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi din hakkında, temel ahlaki değerler hakkında bilgilendirme ve öğretme dersidir. Bilgiden ve öğrenmeden zarar gelmez. Yeterki çocuklarımız herşeyin en doğrusunu öğrensinler" diye konuştu.

DİN EĞİTİMİ İÇİN İLGİLİ KURUMLARI VE AYDINLARI BİRARAYA GELMEYE DAVET ETTİ

Bardakoğlu, devletin belli bir dinin eğitimini verip, o dine insanları yönlendirmesinin laiklikle çelişeceğinin altını çizdi. Bu nedenle Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu olarak devam etmesi gerektiğini vurgulayan Bardakoğlu, din eğitiminin ise isteğe bağlı olarak verilmesinden yana olduklarını söyledi. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin seçmeli olmasını doğru bulmadığını, birçok sıkıntıyı da beraberinde getireceğine işaret eden Bardakoğlu, "Ama Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde de din

eğitimi yapmamalıyız. Din eğitimini daha farklı bir zeminde ve din eğitimi olarak vermeliyiz. İsteğe bağlı olmalıdır" diye konuştu. İlk tartışılması gereken konunun din dersi olmadığını belirten Bardakoğlu, tartışarak, konuşarak çözülmesi gereken ilk konunun din eğitimi konusu olduğunu bildirdi. Çocuklara yeterince din eğitimi verilip verilmediğinin, hangi kurum tarafından, nasıl verilmesi gerektiğinin tartışılmasından yana olduğunu ifade eden Bardakoğlu, "Önyargıdan ve her türlü vehimden uzak olarak, kimse

kimseyi suçlamadan bu konuyu tartışmalıyız. Mademki Türkiye olarak biz bu sorunu çözmek zorundayız, o zaman bunun yolu devletin gözetimi ve denetimi altında açık ve şeffaf, pedagojik sisteme uygun bir şekilde bu konuyu çözmeliyiz. Biz bunu çözmezsek kapalı kapılar ardında istemediğimiz eğitimin verilmesine de adeta göz yummuş oluruz" şeklinde konuştu. Devletin denetimi ve gözetimi altında olması gereken din eğitimin çok cüzi miktarını Kur'an Kursları aracılığıyla karşılayabildiklerine dikkati çeken

Bardakoğlu, "Din eğitimi nasıl olmalı? Okullarımızın, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu konuda yetkisi, imkanı ne olmalıdır? Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu konudaki yetkisi ne olmalıdır? Bunu tartışmalıyız. Bugün batıda din eğitimi büyük ölçüde çözülmüştür. Kilise devrededir, okul devrededir. Ailelerin talepleri gözönüne alınır. Böyle olunca okul, cami, din görevlisi, öğretmen, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet'i ve ilgili kurumları devrede tutarak her birinden imkanları ölçüsünde destek alarak bu konuyu

konuşmalıyız. Biz din eğitimi taleplerini yeterince doğru şekilde karşılayabilsek İmam Hatip Liseleri ve Din Kültürü dersi tartışmaları da büyük ölçüde sona ermiş olur" değerlendirmesini yaptı. Bardakoğlu, bu konuda ilgili bütün birimlerin biraraya gelerek önyargılardan, uzak sosyal realiteleri de gözönünde tutarak öneriler geliştirilmesini ve bir çıkış yolu bulunmasını istedi. Bu konuyu tartışmanın artık zamanının geldiğini vurgulayan Bardakoğlu, ilgili kurumların, aydınların, gazetecilerin biraraya

gelmesini önerdi.

"DİN DERSİNİN ZORUNLU OLMASI LAİKLİKLE ÇELİŞMEZ"

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu olarak okutulmasının laiklikle çelişmeyeceğinin altını çizen Bardakoğlu, Din Kültürü dersinin her çağdaş insanın bu konuda belli bir bilgisinin olması gerektiğini söyledi. Sadece İslam dini değil, tüm dinlerin zenginliklerinin öğretilmesinin daha hoşgörülü bireyler ortaya çıkaracağını belirten Bardakoğlu, "Din eğitiminin zorunlu olarak okutulması ise elbette laiklikle çelişir. Din eğitimi isteğe bağlı olmalıdır ama mutlaka yetkili kurumlar tarafından, yetkili

şahıslar tarafından okutulmalıdır" dedi. Anayasa çalışması içerisinde yer alan üniversitelerdeki kılık-kıyafet düzenlemesiyle ilgili bir soru üzerine de Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bu konunun dini boyutunu defalarca açıkladıklarını ancak tartışmaların başörtüsünün dini hükmünün ne olduğuyla ilgili yapılmadığını hatırlattı. Bu konuda başkanlığın görüşünün ve 14 asırlık tecrübesinin açık olduğunu ifade eden Bardakoğlu, konunun dini boyutundan çok diğer boyutlarının tartışıldığını söyledi.

"TÜRKİYE, MALEZYA OLMAZ"

Bardakoğlu, son dönemde yaşanan 'Türkiye Malezya olur mu?' tartışmalarına ilişkin görüşlerini de şu sözlerle açıkladı:

"Ben insanımıza ve insanımızın birikimine güvenmekteyim. Türkiye Müslümanlıkla, demokrasiyle, laiklikle yeni tanışmış bir ülke değildir. Türkiye asırlardır farklı dinleri, farklı inançları bağrında hoşgörüyle barındırmış bir ülkedir. Türkiye, İslam ülkeleri nezdinde de, batı ülkeleri nezdinde de çok özgün bir örnekliği içinde barındırıyor. Türkiye derin dindarlığı, bilimsel dindarlığı, İslam içerisindeki farklı zenginlikleri, demokrasiyi, laikliği, modern dünyanın ulaştığı değerleri ahenkle biraraya

harmanlayıp örnek oluşturmuş ülkedir. Türkiye'yi şu veya bu ülkeye benzetmek Türkiye'ye haksızlıktır. Türkiye şu veya bu ülke olur tartışması ve kaygısı da adeta kendimize özgüvenimizin olmayışının, insanımızı tanımayışımızın eseridir. Ben Türkiye'nin hep Türkiye olacağı kanaatindeyim. Türkiye'nin hem İslam, hem batı, hem de diğer komşuları nezdinde saygınlığını hep koruyacağı inancındayım."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber