SSK nasıl soyuldu?...

Haber Giriş : 09 Ağustos 2004 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bir soygunun anatomisi

Bu günlerde kamuoyunda SSK nın soyulması tartışılıyor. Sorunun nereden kaynaklandığı ortaya konulmak yerine, "sorumlu biz değiliz" anlamına gelecek açıklamalar yapıldı. Bu yazımda soygunun nasıl icra edildiğini kamuoyunun önüne koymak istiyorum. Soygun düzeni iki aşamada yürütülmektedir.

1-SSK'nın ilgili birimi bu ilacı bir ihale usulü ile değil "doğrudan temin" yöntemiyle tedarik etmiştir. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nda yapılan değişiklikle "doğrudan temin" ihale usulleri arasından çıkarılmıştır. İdareler, doğrudan temin alımlarını ilan yapmaksızın ve teminat almaksızın ihale komisyonu kurma ve Kamu İhale Kanunu'nun 10'- uncu maddesinde sayılan yeterlik kurallarını arama zorunluluğu bulunmaksızın, ihale yetkilisince görevlendirilen kişi veya kişilere piyasada fiyat araştırması yaptırarak gerçekleştirmektedir. idareler bu yolla yapacakları alımlarda kontrolsüz bir hareket serbestisine sahip bulunmakta, alınacak malın fiyatı alıcı ile satıcı arasında belirlenmekte, dolayısıyla fiyatlar tarafların vicdanına kalmaktadır. Ancak yıllardır idarelerce etkin bir satın alma sistemi ve personel yapısı oluşturulamadığından, ilaç fiyatları, bürokrat ve ilaç firmalarının vicdanını olmasa da milletin vicdanını rahatsız etmektedir. İlaç alımlarının yüksek bedelle gerçekleştirilmesinin sebebi olarak Kamu İhale Kanunu'nu göstermek hedef saptırarak suçluları gizleme ve kamuoyunu yanlış bilgilendirmenin ötesinde "sorunun çözümüne yönelik tedbirlerin" geliştirilmesinin önünü "tıkayan" bir yaklaşımdır. Kaldı ki soygun bugün olmadı, yıllardır devam etmekte olan düzenin bu gün su yüzüne çıkarılmasıdır. Neşter Operasyonu hâlâ unutulmadı. O gün Kamu İhale Kanunu mu vardı? Üstelik bu gün ilaç fiyatları Sağlık Bakanlığı'nca aşağıya çekilmiştir. Bu nedenle soygunun geçmişteki boyutunu hesap etmekte aciz kalıyoruz.

2- Sorunun ikinci boyutu ise ilaçların fiyatlandırılması ile yakından ilişkilidir. İlaçların fiyatlandırılması, Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı ile bu kararın uygulama esaslarını belirleyen Sağlık Bakanlığı'nca hazırlanan Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatları Hakkında Tebliğ hükümleri çerçevesinde yapılmaktadır. Firmalar ilaç fiyatlarını bu tebliğdeki esaslar çerçevesinde belirlemekte ve firmaların bildirdiği fiyatlar Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmaktadır (İlaç fiyatlandırılmasında izlenen yöntemdeki aksaklıklara da diğer bir yazımda ayrıca değineceğim). Tebliğde "fabrika satış fiyatı", "depocuya satış fiyatı", "depocu satış fiyatı", "eczacı satış fiyatı" ve "perakende satış fiyatı" olmak üzere ilacın fiyatlandırılmasına ilişkin süreçlere yer verilmektedir. Perakende satış fiyatına, fabrika satış fiyatı ile depocuya satış fiyatına "depocu ve eczacı kârları" ile KDV ilave edildikten sonra zincirleme ulaşılmaktadır. Fabrika satış fiyatı ile depocuya satış fiyatı ilacın perakende satış fiyatının oluşmasında büyük önem taşımaktadır. SSK yetkililerinin açıklamaları ve diğer açıklamalar değerlendirildiğinde alınan ilacın "neorecorman 2000 IU" olduğu; Roche firmasının ilacı ecza deposuna (Beşer firmasına) 88 milyon TL'sına verdiği anlaşılıyor. Bugün ilaçlarda indirim olmasına karşın ilgili firmanın Sağlık Bakanlığı'na bildirdiği KDV'siz depocuya satış fiyatı 177.500.000 TL dir. Yani ilaç firması, Sağlık Bakanlığı'nı yanıltmış, depocuya gerçekte 88 milyon TL.'ye verdiği ilacı 177 milyon TL.'ye verdiğini beyan etmiştir. İşte soygun burada başlamaktadır. Sağlık Bakanlığı da aynı tebliğ gereği %4-9 oranlarında depocu kârı koyarak KDV hariç depocu satış fiyatını 188 milyon, %16-25 eczacı kârı ile, KDV hariç eczacı satış fiyatını 222 milyon, KDV dahil perakende satış fiyatını ise 244 milyon TL. olarak belirlemiştir. Oysa firma gerçek rakam olan 88 milyon TL'lik depocuya satış fiyatını Sağlık Bakanlığı'na bildirse idi ilacın perakende fiyatı yaklaşık 130 milyon TL, yani bu günkü rakamın yarısı kadar olacaktı.

Bilal Karaca

Yeni Şafak

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber