İnternet ve TV başındaki çocukları bekleyen tehlikeler

Kaynak : Bugün
Haber Giriş : 22 Ekim 2007 09:30, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:59

Doç. Dr. Kemal Sayar, televizyon ve internet karşısında uzun süre kalan okul çağındaki çocuklarda dikkat eksikliği ile hiperaktivite bozukluğu denilen sendromun yaygınlaştığını söyledi.

Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 13. Psikiyatri Kliniği Şefi Doç. Dr. Kemal Sayar, televizyon ve internet karşısında uzun süre kalan okul çağındaki çocuklarda dikkat eksikliği ile hiperaktivite bozukluğu denilen sendromun yaygınlaştığını söyledi.

HIZLI DEĞİŞİM İSTİYORLAR AMA

Sayar, televizyonda görüntülerin, imgelerin çok hızlı değiştiğini, görüntünün çok fazla yenilenmesiyle beyindeki bazı devrelerin uyarıldığını belirterek, ''Çocuklar artık gündelik hayatta da her şeyin televizyon ekranındaki gibi hızla değişmesini arzu ediyorlar. Oysa gündelik hayat bazen çok durağan olabilir. Bu durağanlığa tahammül edemiyorlar'' dedi. Günümüzde, televizyon ve internet karşısında uzun süre kalan okul çağındaki çocuklarda giderek artan boyutlarda dikkat eksikliği ile hiperaktivite bozukluğu denilen sendromun yaygınlaştığını ifade etti.

KIPIR KIPIR BİR GENÇLİK

Sayar, ''Bir türlü yerlerinde oturamayan, dikkatlerini toplayamayan, kıpır kıpır bir gençlik yetişiyor'' diye konuştu. İnternetin bir yandan çeşitli imkanlar sunan, bir yandan da gereksiz ayrıntılarla insanın zihnini doldurup işgal edebilecek bir araç olduğunu dile getiren Sayar, şöyle devam etti: ''Televizyonda gençler sayısız olaya tanıklık ediyorlar ve oradan dünya hakkında bilgi sahibi olmaya çalışıyorlar.

İYİ ŞEYLERİ GÖREMİYORUZ

Halbu ki ekrana yansıyan şey çoğu zaman insan tabiatının karanlık tarafına ilişkin oluyor. Elbette, hayatta iyi şeyler de var, mutluluk da var, bir başkasını, çıkarı olmadan sevmek de var, hayırseverlik de var. Oysa bu tür şeyleri bizim ekranlardan görme şansımız biraz daha az. Çocuklar ve gençler Hollywood sanayisinin ürettiği ürünlerle, imgelerle kendi dünyalarını biçimlemiş oluyorlar.''

TV'Yİ KAPAT HAYATI AÇ

Televizyon ekranına ve bilgisayar oyunlarına hapsolan çocuklar ile gençlerin bir an önce büyümek istediklerine dikkati çeken Sayar, ''O yüzden 'televizyonu kapat hayatı aç' sloganını çok seviyorum. Çocuklarımızı hayatın içinde gezdirmemiz lazım. İnsanların kanlı canlı varlıklar olduğunu, onlara bir yumruk isabet ederse, bir acı hissederlerse ağlayabileceklerini, üzülebileceklerini gösterebilmemiz lazım. Yoksa duyarsızlaşıyorlar'' diye konuştu. Sayar, okul çağındaki çocukların, televizyon ve bilgisayar karşısında geçirdikleri zamanın sınırlandırılması gerektiğini vurguladı.

GÜNDE 1 SAAT

Sayar, ''Televizyon ve bilgisayar karşısında olunan süre hafta içinde günde 1, hafta sonunda ise 2 saati geçmemeli. Mutlaka sınırlanmalı. Zamanın sınırlanabilmesi ve anne babaların bir otorite göstererek bunu kısıtlayabilmeleri gerekiyor'' dedi. Sayar, zamanın yanı sıra çocukların izlediği programların da ebeveynlerce denetlenmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

PROGRAM SEÇİMİ YAPIN

''Ebeveynler, program seçiminde belirleyici olmalılar. Zararlı mesaj veren oyun ve programlardan çocukların uzak tutulması gerekir. Televizyonun, evin içindeki etkileşimin ve iletişimin yerini almasına izin verilmemeli. Pek çok evde insanlar birbiriyle konuşmadan sadece televizyona bakıyorlar. Televizyon evin tam merkezine konuyor. Televizyonun evde zaman zaman kapatılması gerekir. Aile ortamında televizyona en fazla 2 saat yer verilmeli, geriye kalan zamanda aile bireyleri konuşmalı, dertleşmeli.''

HAYAL DÜNYASI GELİŞSİN

Eğitici programların, çocuğun hayal dünyasını olumlu yönde geliştirebileceğini de kaydeden Doç. Dr. Sayar, ''Güzel, eğitici bilgisayar oyunları yine çocuğun hayal dünyasına yeni şeyler ekleyebilir. Teknolojinin kendisinden çok, önemli olan, sunduğu şeylerdir. Biz onların içinden seçme yapabilir, onun üzerinde bir denetim kurabilirsek ve onunla geçirdiğimiz zamanı kısıtlayabilirsek yararlı olarak da kullanabiliriz'' dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber