Gıda-kira durmazsa hedef hayal

Kaynak : Sabah
Haber Giriş : 05 Ocak 2008 08:00, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:00

TARIK YILMAZ

Enflasyonda hedefler iki yıldır ıskalansa da yüzde 4'lük hedeften vazgeçilmiyor. Sapma kur, dış şok ve petrol fiyatlarındaki artışa bağlanıyor. Ama TÜFE'nin gerçek düşmanı gıda ve kira..

1- GIDA Kuraklık, dış şoklar, petrol fiyatları gelip geçici... Enflasyonun 2 başrol oyuncusu 10 yıldır değişmiyor: Kira ve gıda. Üreticinin değil aracının fiyatı belirlediği, tarımda verimliliğin artmadığı Türkiye'de gıda fiyatlarının TÜFE'yi düşürmeye yardımcı olması beklenmemeli

2- KONUT 2007'de enflasyon yüzde 8.39, kira fiyatları yüzde 16 arttı. Kira artışlarını yasal olarak sınırlandırma girişimleri geçmişte sonuçsuz kaldı. Kiradaki artış, çarpık kentleşme, konut arzının yetersizliği, geriye dönük fiyatlama alışkanlığının çözülmesiyle durdurulabilir

2006 yılı başında açık enflasyon hedeflemesine geçen ekonomi yönetimi, iki yıldır koyduğu enflasyon hedeflerini tutturamıyor. 2006'da yüzde 5 olarak konulan hedefe karşın gerçekleşme yüzde 9.65, geçen yıl da yüzde 4 hedefine karşın gerçekleşme yüzde 8.39 oldu. 2001 krizinin ardından enflasyonla mücadeleye başlayan ekonomi yönetimi, yüzde 70'lerdeki enflasyonu 2004'te tek haneye çekmeyi başardı. Ancak 2003'ten bu yana TÜFE yüzde 8'lerin altına çekilemiyor. Ne kuraklık, ne dış şoklar, ne de petrol fiyatları enflasyondaki bu katılığı açıklamakta yeterli kalıyor. Enflasyonun başrolünde sadece bu yıl değil yıllardır iki önemli oyuncu var: Gıda ve kira.

ZİHNİYET DEĞİŞİMİ ŞART

Türkiye'nin son 12 yılındaki enflasyonunda bu iki kalemin payı yüzde 50'nin üzerinde. Verilere göre 1995'te yüzde 76 olan TÜ- FE'nin 36.85 puanı (yüzde 48.5'i) konut ve gıda fiyatlarındaki (içki ve sigara o dönemde ayrılmadığı için analize bu kalemler de dahil edildi) artıştan kaynaklandı. O tarihten bu yana ağırlığı azalmadı aksine arttı. Hatta 2007'oe TÜ- FE'nin yüzde 63.5'i bu iki kalemden kaynaklandı. Merkez Bankası, enflasyonla ilgili orta vadede düşeceğini beklese de gıda ve konut sektörlerindeki yapısal önlemler çözülmeden enflasyonu yüzde 4'lere çekmesi zor görünüyor. 2004'ten bu yana küçük de olsa düşme eğilimine girmesine karşın yüzde 21 olan kira enflasyonu 2007 sonunda sadece yüzde 16'ya kadar gerileyebildi. Çünkü, ev sahipleri konut arzının yetersiz kalması, çarpık kentleşmenin nimetlerinden yararlanıyor ve geriye dönük fiyat ayarlamasından vazgeçmiyor. 1999'da dönemin hükümeti enflasyonda kira artışlarını yüzde 20 ile sınırlandırma girişimleri de evsahiplerini durduramıştı. Konut arzının artırılamaması da kira fiyatları ve enflasyon üzerinde büyük baskı yaratıyor.

Gıdada aracı kazanıyor, fiyatlar kontrol edilemiyor

ENFLASYONUN en önemli kalemi orta ve alt gelir grubunun en büyük harcama kalemi olan gıda. Ancak buradaki sorunlar daha da büyük. Üretimden başlayarak sofraya gelene kadar her aşama büyük sıkıntılarla dolu. Ürününü aracılara satan, buradan hallere giren, son yasayla satılacak şehrin haline de girmek zorunda olan ürün raflara gelene kadar fiyatını 3-4'e katlıyor. O ürünün tarladaki fiyatı artmasa da market fiyatlarına zam olabiliyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin (TZOB) açıkladığı aralık verilerine göre tarla ile marketler arasındaki fiyat farkı; yaş sebze ve meyvede 4.2 kat, kurutulmuş ürünlerde 3.1 kat, baklagillerde 2.7 kat, hayvansal ürünlerde 2.8 kat. Aralıkta mercimek ve ıspanak tarlada zamlanmadı ancak marketlerde yüzde 17 zam gördü. Aradaki fark üreticinin değil aracıların cebine gitmesi bir an önce çözülmesi gereken konular arasında yer alıyor. Bölünmüş tarlalar ve tarımdaki verimsizlik de gıda fiyatlarının kontrolü engelliyor. Üretimin ve verimin yetersiz olması tarım ihracatının arttığı zamanlarda fiyatları tehdit ediyor.


Bu sorunlar çözülmeden TÜFE düşmez

Üreticiden alınan ürünler market rafına gelene kadar fiyatları 4'e katlanıyor. Ancak fiyatı artıran üretici değil sevk zincirindeki aracılar.

Tarımda dönüm başına verim çok düşük. Kuraklık, sel gibi afetler fiyatları doğrudan yukarı çekiyor.

Ürünler ağırlıklı iç pazara satılıyor. Bu nedenle ihracata dönüldüğünde verim de artmadığı için içte fiyatlar zıplıyor.

Tarımda bölünmüş tarlalar verimi etkiliyor. Bu sorunun çözümü için daha sert önlemler gerekiyor.

Sözleşmeli tarımla üretici perakende zincirine direkt mal satabiliyor. Böylece aracılar ortadan kalkıyor. Marketlerin kazancı daha yüksek oluyor ancak fiyatlar kontrol altına almak kolaylaşıyor. Üretici de aracının eline bakmak zorunda kalmıyor.

Kirada geriye dönük fiyatlama davranışları halen sürüyor. Öyle ki enflasyon yüzde 8'lerde seyrederken kira fiyatlarının yıllar sonra ilk kez yüzde 16'ya gelmesi başarı olarak kabul ediliyor. Hükümetin 'yasal sınır' önlemi daha önce de denendi ancak yaptırım zayıf kaldığı için sıkıntı sona ermedi.

Çarpık kentleşme ve büyük şehirlerde konut arzının halen yetersiz olması kira fiyatlarının düşüşünü engelliyor.

Özellikle nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu büyük şehirlerin merkezlerinde arsa kalmaması, fiyatların astronomik düzeylere çıkmasına neden oluyor. Müteahhitler de maliyet yüksek olunca bu tür arsalara düşük gelirliler için konut yapmıyor. Bu da konut açığını sürdürüyor. TOKİ ve belediyelerin düşük gelirliler için konut üretimi tek başına bu yükü kaldıramıyor. Arsa üretiminin hızlanması gerekiyor.

Kiraların elden yatırılması ve finans sistemine girmesi takibi kolaylaştıracak ancak bu konuda zorlayıcı bir durum yok. Ekonomi yönetimi bir yandan vergi kaybı yaşarken diğer yandan kiralarda denetim yapması zorlaşıyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber